15 Ocak 2010 Cuma

"Sokrates'in Son Gecesi"


Merhaba, geçtiğimiz hafta Devlet Tiyatrolarının Cevahir Sahnesi'nde Sokrates'in Son Gecesi adlı oyunu Ayşe ile izledik. Oyunun yazarı Stefan Tsanev; oyuncular Mehmet Ali Kaptanlar,Mustafa Uğurlu ve Melek Baykal. Oyunun konusu Antik Yunan düşünürü Sokrates'in baldıran zehrini içmeden önceki son gecesinde yaşananlar, gardiyan ve eşi ile geçen diyaloglardan oluşmuş. Fırsat bulup bakamadım netten,cidden anlatılanlar gerçek mi ,kurgu mu. Gerçi Sokrates'e ait pek yazılı bilgi ulaşmamış günümüze, ancak öğrencilerinden Platon'un ve karşı görüşcüsü Aristophanes'in anlattıklarından bilgi sahibiyiz genelde.O dönem yaşananlar günümüze ne çok benziyor. "Tarih tekerrürden ibarettir" sözü bir kez daha doğruluğunu isbatlıyor. İnsan unutan bir varlık ama tarih unutulmaya gelmiyor. Unuttukça, kendini acı tecrübelerle hatırlatıyor. "Müslüman bir delikten ikikere sokulmaz" diyor sevgili Peygamberimiz. Binlerce kez sokulan bizler ahirette Peygamberimizin yüzüne nasıl bakacağız. Hatayı tekrarlamak ahmaklıksa bütün insanlık ahmak :( Tarihi bilmek geleceği şekillendiriyor, korkaklık eziyete talip olmak... Bence tüm yaratılanlardan bizi üstün kılan akıl nimetini kullanamıyorsak kimseden hesap sormaya da hakkımız yok.Ya da başımıza gelen kötü olaylar neticesinde ilahi adalet beklemeye... Zira bile bile hata yapıyorsak bunun hesabı kimden sorulabilir ki kendimizden başka. Tarih , büyük öğretici, bizse kötü öğrenciler...
Bunları düşündürdü bu oyun bana işte. Ve daha bir dolu şey... Konu güzeld, oyuncular muhteşemdi...
Emeği geçen herkesin yüreğine sağlık derken,oyun broşüründeki çok beğendiğim bir yazıyı paylaşmak istiyorum.
Artık her şey değişti... Hiçbir şey eskisi gibi değil... Sabah karşılaşmalarında gülen gözlerle "günaydın"lar... Akşam karşılaşmalarında günün yorgunluğuna rağmen yüzlerden eksik olmayan tebessümlü "iyi akşamlar" ... Sabah kahvesi için buluşmalar... Sokakta oynayan çocuklar... Çocukları oynarken endişelenmeyen anneler, babalar... Pazar kahvaltıları... Birlikte oturulan akşam yemekleri... Samimiyet, dostluk, güler yüzlü insanlar, sabır, saygı, hoş görü... Herşey eskide kaldı...
Artık internetimiz var... Herkesin kendi hesap cüzdanı, kendi planları, kendi kariyeri var... Herkesin bir kendisi var... Başka kimsesi yok... Başka kimse yok...
Her yanımız, duyguları hiç eden para, yalnızca para... Ve onu kazanmak için duygusuzlaşan insanlar... Bir yerlerde kaybolduk... İnsan olma sevincimiz yok oldu... Alındı elimizden... Belki de biz verdik... Vazgeçtik... Hırsımız gözümüzü yok etti... Göremez olduk hiç kimseyi... Böyle yaşıyoruz artık... Tahammülsüz.. Etrafımızdakilere sinirli... Hayata öfkeli... Yalnız... Yapayalnız...
Böyle gelmedik ama böyle gidiyoruz... Bir şeyler yanlış gidiyor... Buna bir dur demek gerek... İşte bu yüzden vazgeçmiyoruz.... Vazgeçmeyeceğiz.... Unutmamak... Unutturmamak için...
Kalıcı Bağlantı Yorum (yok) Yorum yaz! Etiketler : sokrates in son gecesi,devlet tiyatrosu

1 yorum:

Hamiyet dedi ki...

"Herkesin bir kendisi var... Başka kimsesi yok..." İşte sorun bu herkes kendi benliğinde kayboldu şimdiyse ahlar vahlar ediyoruz.

Güzel bir oyunmuş canım, paylaştığın için teşekkür ediyorum ve kucak dolsu sevgilerimi bırakıyorum. Öpüldün şekeyyyy :)