31 Mart 2008 Pazartesi

Haftasonum...

Merhaba, Cuma günü akşamı Nilü, çocuklar ile birlikte bize geldi. Yeğenlerimi çok özlemişim , bol bol oynadım onlarla. Bir ara Yeliz' e kahve içmeye girdik. Güzel bir akşam geçirdik afacanlar sayesinde.

Cumartesi sabahı spora gittim , sonra da diyetisyenime gittim. Tam 1 kg,200 gr vermişim:) İclal 2 kg .900 gr vermiş. Rekabet kızıştı:) Kıskandım doğrusu:) Arkadaşım seni tebrik ederim.Verdiğin kiloların devamını dilerim:) Ben İcloş kadar kararlı değilim:( Çok sıkıcı günler geçiriyorum:) Umarım bu hafta daha iyi bir düşüş olur. Cumartesi akşamı ABD'den ablasının düğünü için gelen ve beni unutmayan Seyhancığım sağolsun İclal ile birlikte bana geldi. Çok mutlu oldum . Nilü'de uğradı ,bir ara komşum Figen'de geldi. Hoş sohbet güzel saatler geçirdik. İclal "sen bişey hazırlama, ben getircem" demişti ki diyet yemeklerini getirmiş, Seyhan da bizimle birlikte diyet yemeği yemek zorunda kaldı:) Allah'tan diyetisyenden çiğ köfte izni koparmış :)

Pazar kahvaltımız da İclal'dendi. Sanırım benim isteksiz oluşumu anladı yemelerimizi kendi elleri ile hazırladı:) Böyle misafir dostlar başına:) Ama ben de , İclal'i bu özverisinden dolayı tiyatroya götürdüm:) İyi ki gitmişiz harika bir oyundu. "Her seyrettiğine harika diyorsun" diceksiniz ama gerçekten çok güzel bir oyundu, iyi ki gitmişiz. Zaten araştırıp öyle seçiyorum seyredeceğim oyunu; ama bu kadar etkileneceğim ve birşeyler öğreneceğimi düşünmemiştim. Tiyatro çıkışı eve gittim , uyudum bol bol. Diyetteyken ne yapılır ki başka:) Bu sendromdan kurtulmam şart yaw:)

Sıkıcı diyetimle herkesi de sıkıyorum çünkü.

Ve yeni bir haftaya başladık ."Bismillah" demeyi unuttum sanırım stresle başladım güne , inşaallah gerisi sakin ve huzurlu geçer. Herkese huzurlu günler dilerim.Sevgilerimle...

Size öyle geliyorsa öyledir...


Merhaba, Aşağıdaki yazımda bahsettiğim gibi , dün tiyatroya gittim. Fatih Reşat Nuri sahnesinde izlediğim oyunun adı "Size öyle geliyorsa öyledir" . Oyun Nobel ödüllü yabancı bir yazara ait. Dün broşürde okumuştum ismini, bugün aklımda tutamadım Ne edeyim Türk isimlerini bile hatırlayamazken , yabancı isimleri hiç hatırlayamıyorum işte. İsmi hafızada tutmak iletişimin en önemli özellklerinden biri ; ama malesef ben bu özellikten yoksunum. Yazar dünyaca ünlü biri ve ününün çoğunu piyesleri ile kazanmış. Oyunu çok beğendim ve çok şey öğrendim. İclal de çok beğendi, iyi ki gitmişiz. Merak duygusu ile oluşturduğumuz ,sadece kendimizi bağlayan öngörülerimizin ne kadar kişisel olduğu , bunu genele yaymanın ne kadar zararlı olduğu, düşüncelerimizin mutlak doğru olduğuna olan inancımızın ve bunun etrafımızdakilere vereceği zararları anlatıyordu oyun. Yazarın özelliklerinden biriymiş, sonunu netleştirmeden bırakmak , bu oyunda netleştirmemesi çok isabet olmuş. İnsanlara açıklama yapmanın ne kadar gereksiz olduğunu da bir kez daha anladım. "Size öyle geliyorsa ,öyledir" demenin en doğru çözüm olacağı, ne düşündüklerini umursamanın çok anlamsız olduğunu da anladım bu oyun sayesinde:) Elbette insanların su-i zanda bulunmasına da mahal vermemek gerekir.Fakat kim ne der diye yaşamak çok kısıtlayıcı ve yorucu... Yaaa ne desem boş olacak bence imkanı olan, İstanbul'da yaşayan herkes bu oyunu izlemeli. Oyunda emeği geçen herkese teşekkür ederim.Sevgiyle...

28 Mart 2008 Cuma

Keşanlı Ali Destanı...


Merhaba, dün akşam Harbiye Muhsin Ertuğrul sahnesinde Keşanlı Ali Destanı adlı Haldun Taner 'in yazdığı müzikal oyunu izledik arkadaşlarımla. Geçen yıl da izlemiştim aynı oyunu , fakat tekrar izledim , iyi ki izlemişim aynı keyfi fazlasıyla aldım. Bileti 3 hafta önce almama rağmen Dünya Tiyatrolar Gününe rast gelmesi ayrı bir hoşluk oldu:) Oyun öncesinde bu güne özel yazılmış bir bildiri okundu, fakat geç kaldığımız için dinleyemedim ben. Oyun destanların gerçek olmadığını komik bir dille hicvediyor. Dünyada, ya ezen ya da ezilen olunur sözünü sahneye yansıtıyor. Trajikomik olaylar zinciri , zengin fakir ayrımı; fakirlerin , zenginlerin namuzsuzluk yaparak zengin olduklarına inandıkları için namuzsuz olma özentileri:)...

Keşanlı Ali hapisten çıktıktan sonra muhtar adayı oluyor, seçim öncesindeki ve seçimi kazandıktan sonraki manzaralarda, Haldun Taner'in Türkiyem'i çok iyi gözlemleyip, kaleme aldığını hemen farkediyorsunuz:)

Valla ben bu oyunu çok ama çok beğendim, izlemyenlere şiddetle tavsiye ediyorum. Oyuncular ve oyunun konusu harika. Kostümler ve sahne düzeni de harika. Haldun Taner'den başka kimsenin ismini bilmiyorum ama emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.

Tiyatro harika bir sanat , vakit ayırıp gidemeyenlere duyurulur...

Bir kaç günüm...

Merhaba, Cumanız hayırlı olsun...

Cuma günlerini işlerim çok yoğun olsa da çok seviyorum. Hem tüm Müslümanlar için kutsal bir gün, hem ertesi gün tatil, hem de ne bileyim seviyorum işte:)

Pazartesi günü kuzenin Emre yemeğe geldi bize ve gülmekten kırdı geçirdi hepimizi. İlahi Emre sen bizi güldürdün Allah da seni güldürsün:)

Salı günü canım arkadaşım Ayşe'nin doğum gününü kutlamak için Elmas, Saliş ve ben sürpriz yaptık Ayşe'ye. Önce evde olup olmadığını anlamak için yoklama çektik, sonra pastamızı ve hediyelerimizi alıp gittik. Apartmanda mumları yaktık , zile bastık ki annanesi çıktı kapıya:) Sessizce Ayşe'yi çağır dedik kapıyı tekrar kapattık, açtığında "iyi ki doğdun Ayşe" sözlerimizi tüm apartmanla birlikte dinledi:) Ben pastadan incecik ,kıl gibi bir dilim yiyebildim:( Diyetisyenim sağolsun ancak o kadarına izin verdi:(

Ayşe'den çıktıktan sonra Elmas'ı evine bıraktık ve ordan amcamlara gidip geç saate kadar lafladık. Sağolsun Mustafa bizi bıraktı evimize.

Çarşamba günü önce spora ,sonra yüzmeye gittim:) Ölecem sportmenlikten yaw:)

Perşembe günü Birsen, Nurgül, Aysel ve ben tiyatroya gittik. Oradan da yemek yediler bir yerde , ben baktım:( Tiyatroya gitmek için buluşmamız Nurgül'ün sayesinde çok gergindi:( O gerginliği üstümden atamadım bir türlü. Ama tiyatro çok keyifliydi. Nurgül hanım misafirlerine ayıp olur endişesi ile gideceğimizi söyleyemediği için beni 45 dakika bekletti. Tiyatro başlamıştı gittiğimizde. En nefret ettiğim şeylerden biri bekletilmek; hele hele ev oturmasına gitmiyoruz ki , saati belli olan bir etkinliğe gidiyoruz. Sabah msnimi açtığımda özür mesajını okudum, çok ince ruhlu bir arkadaşım , ama bu incelik bazen aşırıya kaçıyor işte:) Gündüz oturmasına gelen misafirlerine akşam programı olduğunu söyleyememek gibi:) Seni seviyorum Nurgül sen çok iyisin , özelliklerin çok güzel , hep imrenmişimdir sana. Ah bir de bekletmesen:)

Bu kadar yeter:) Dün çok sinirlendiğimden kırarım korkusu ile bişey demedim de içimde kalırsa patlardım:)

Patlama noktasına gelmeyeceğimiz, güzel günlere...

25 Mart 2008 Salı

İyi ki doğdun Ayşem!...


Merhaba, bugün yengem Şazo'nun yeğeni ve benim arkadaşım Ayşe'nin doğum günü.

Kendisi kadar yüreği de çok güzel olan; sabrı ile, hoşgörüsü ile, şükrü ile ve bütün anlatılası güzel hasletlerle bezenmiş bir insan Ayşe...Ve de Allah'ın özendiği kullarından ...

Bu sözleri yazarken zerre kadar yapmacıklık yok, hatta eksiği çok. Hakikaten ahlakına ve mücadelesine hayran olduğum ender insanlardan birisin sen Ayşe. Seni tanıdığım için ve arkadaş olduğumuz için çok mutluyum. Sık sık beni sevdiğini söylemenden de çok mutluyum:) Bu bile bir özellik. Sevginin hor kullanıldığı bir devirde, sevdiğini söyleyebilmek..

Ben de seni seviyorum arkadaşım, nice senelere birlikte...

Rabim ömrünü hayırlı, uzun ,sağlıklı, sevgi dolu, sevdiklerinle ve mutlu yaşamanı nasip etsin...

24 Mart 2008 Pazartesi

Gene diyetteyim:(

Merhaba, herkese iyi haftalar diliyorum. Stressiz, huzurlu bir hafta geçiririz umarım.

Cumartesi günü spordan sonra İclal ile birlikte blog arkadaşım Sudamla'nın tavsiye ettiği diyetisyen Deniz Hanım' a gittik. Sudamla'nın bahsettiği gibi şeker gibi birisi . Uzun uzun konuştuk, yeme alışkanlığımıza göre birlikte bir liste hazırladık. İnşaallah bu kez hedeflediğim kiloya ulaşabilirim. Büyük iş ben de bitiyor. Umarım sebat edebilirim. Cumartesi diyetisyenden çıkar çıkmaz doğruca lokantaya gittik:) Karnımızı tıka basa doyurduk İclal ile:) Canımız ne istedi ise yedik. Sonra çiğ köfte aldık, dondurma aldık aklımıza ne geldi ise aldık ve yedik:) İclal o gece ben de kaldı birlikte ablama gittik orada da yedik:) Yeğenlerimi sevdim. Pazar günü ise diyetimize mutsuz ama kararlı bir şekilde başladık:( Pazar günü evden sadece spora gitmek için çıktım. Bütün günü uyuyarak geçirdim. Çok mutsuzdum çokkk:( Allahım yiyip yiyip kilo almayan insanlara öyle özeniyorum ki; ama Deniz Hanım'ın dediğine göre onlar sadece %5 imiş. Onlardan olmadığıma göre ya şişman olmayı kabul edeceğim, ya da kilo almadan yaşamayı öğreneceğim.Asla kiloyu benimsemediğime göre mecbur öğreneceğim artık, yapacak bişey yok:)

Ay kilolarımla hem kendimi hem herkesi baydım. Tez zamanda vereyim de ben de kurtulayım siz de:)

Kilosuz, sağlıklı bir vücut diliyorum cümlemize:)

Sevgiyle...

21 Mart 2008 Cuma

Tabularla geçen günlerim:)

Merhaba, bugün Cuma.Çok mutluyum yarın ve Pazar günü tatil Darısı haftaya Cumaya
Pazartesi günü Aysel 'i çağırdım doğum günü hediyesini vermek için. Çok beğendi , mutlu oldum Biz gene tabu oynadık ama kanlı ,bıçaklı bir tabu idi Saliha'nın elinde bir bıçak herkese her an saplamaya hazır ve nazırdı Hakkaten çok mızıkçı ve tahammülsüz bir kız yaaaa Annem oyunumuza her müdahele edişinde bıçağını gösterdi Annem "kızma sana da yardım ederim" dedi ise de dinletemedi. Oyunu kazandılar da üstelik, ne bu sinir anlamadım
Salı günü Birsen, Nurgül deydi. Ben de gittim bir kaç saat oturduk. Çarş günü kandil dolayısı ile arkadaşlarla toplandık , Allah dualarımızı kabul etsin... Dün gene Nurgül 'deydik, malum tabu için toplandık Bu kez sakin başlayan oyun, Saliha'ların yenilmesi üzerine şiddetlendi, skordaki ara açıldıkça Saliha hırçınlaştı gene Eşini neredeyse boğacaktı Ama Aysel de hakediyor doğrusu Bir daha Aysel'i skor yazması için saha dışına alacağız sanırım "İlla verin kartları evde çalışayım" demez miCidden çok hoşsun Aysel
Bir haftayı böylece devirmiş oldum,darısı önümüzdeki haftanın başına...
Sevgilerimle...

20 Mart 2008 Perşembe

İyi ki doğdun Fatmam,iyi ki varsın,iyi ki benim arkadaşımsın


:))) Merhaba, gene megalomanyakça bir yaklaşımla canım arkadaşım Fatma'nın doğum gününü kutladım. Aslında bu yazıyı msn' ime yazmıştım ama o bugün hiç nete girmedi. Ziyan olmasın burdan okusun dedim ben de:))) Canım Fatmacığım , bütün bir ömrünü sağlıkla, huzurla,sevgiyle ve birlikte geçirmek dileği ile doğum gününü kutluyorum. Nice senelere...

19 Mart 2008 Çarşamba

İyi ki doğdun Sevgili Peygamberim, iyi ki ümmetinden oldum,çok şanslıyım



Merhaba, alemlere rahmet olarak gönderilen son Peygamberimiz Hz Muhammed(sav)'in doğum günü bugün. O öyle bir Peygamber ki, ilk insan ve ilk Peygamber Hz Adem (as) Cennet'in kapısında adına rastlamıştı. Yani Allah (c.c) ona o kadar değer veriyordu. "Sen olmasaydın ben bu alemi yaratmazdım" sözünün muhatabı O idi. Ahlakı tamamlamak üzere gönderilen O idi. Öyle bir zamanda gelmişri ki, dünya ve dünyaya geldiği topraklar cahiliye döneminin en kötü zamanlarına şahitti. Ve O öyle bir geldi ki, beraberinde bir çok güzel hadiseler, mucizeler vuku buldu. Tabi biz bunları ancak kitaplardan okuyabiliyoruz. Biz O'nu görebilen şanslı sahabelerden olamadık:( Ama o bizi, o zamanda sevdi. "En değerli ümmetim, ahir zaman ümmetim" dedi. Ahir zaman öyle çetrefilli idi ki, bu zamanda O nun yaşadığı gibi dosdoğru yaşamak çok zordu. O'nun zamanında ya siyah, ya beyaz vardı genellikle. Ama şimdi her yer gri.:(.

Sevgili Peygamberim , sen öylesine güzel bir insandın ki sana ve temsil ettiğin dine inanmayanlar bile "el-emin" derlerdi senin için. Emin olunan insan... Ya şimdi hangi Müslümandan emin olunabilir ki?... Nefisler ve kişisel çıkarlar öylesine beslenmiş ki artık kimseye "emin" sıfatı layık görülemez oldu :( Sen bizle övündüğünü söylüyorsan, elbette içimizde senin öğretilerine uyan, senin yaşantını benimseyen, senin tavsiye ettiklerine uyan doğru Müslümanlardan vardır. Sen neyi tavsiye ettiysen görüyoruz ki bizim için onda hayır var; ve neyi yasaklamışsan görüyoruz ki onda hüsran ve ziyan var. Böyle olduğunu bile bile neden senin üzüleceğin, tasvip etmeyeceğin bir yaşam üzereyiz:( Bu kısacık ömürde senden mahrum olarak yaşamak gafletindeyiz:( Oysa sen gibi yaşasak , dünyamız da Cennet olur. Doğru yaşayan insanın dünyası aksi olur mu hiç.

Ya Resulullah (sav) seni öyle çok seviyorum ki, bunu anlatmam mümkün değil; ama seni sevmeme rağmen sen gibi yaşayamamak çok acı veriyor bana. Bu acıdan kurtulmak istiyorum, senin şefaatine layık olmak istiyorum. Senin sünnetlerine uygun bir ömür sürmek istiyorum. Rabbimin ve Senin benden razı olmasını istiyorum. Bu isteklerim doğrultusunda yaşama gayretini ve iradesini içime ver Allahım! Elinden ve dilinden emin olunan insan olayım tıpkı en güzel örneğim Hz. Muhammedim (SAV) gibi. O içimizden biri idi. Ne melekti , ne şeytan. O na verilen değer Rabbini sevmesinden ve öğretileni uygulamasından idi. Ben de istersem yapabilirim. Allahım istiyorum, senin en sevdiğinin yolundan yürümeyi ,o yoldan ayrılmamayı, nasip eder misin?...

Her zaman gülümseyen, hiç kimseyi kırmayan, her zaman özü sözü bir olan, sevgi dolu, merhametli, yardımsever, adil olan O güzeller güzelinin ahlakı ile ahlaklanmamı nasip eder misin?

Canım Peygamberim iyi ki doğdun, iyi ki dünyamızı şereflendirdin! Binlerce salat ve salam sana , yardım ve teslimiyetler biz acizlerin üzerine olsun...

Bİr Gece...

On dört asır evvel yine bir böyle geceydi
Kumdan ayın on dördü bir öksüz çıkıverdi
Lakin o ne hüsrandı ki hissetmedi gözler
Halbuki kaç bin senedir bekleşmedelerdi
Nerden görecekler göremezlerdi tabi
Bir kere zuhur ettiği çöl en sapa yerdi
Bir kere de ma'mure-i dünya o zamanlar
Buhranlar içindeydi bugünden de beterdi
Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta
Dişsiz mi bir insan onu kardeşleri yerdi
Fevza bütün afakını sarmıştı zeminin
Salgındı bugün Şark'ı yıkan tefrika derdi

Derken büyüyüp kırkına gelmişti ki öksüz
Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi
Bir nefhada kurtardı insanlığı o masum
Bir hamlede kayserleri kisraları serdi
Aczin ki, ezilmekti bütün hakkı, dirildi
Zulmün ki, zeval akılına gelmezdi, geberdi
Alemlere rahmetti evet şerr-i mübini
Şehbalini adl isteyenin yurduna gerdi
Dünya neye sahipse onun vergisidir hep
Medyun ona cemiyeti medyun ona ferdi
Medyundur o masuma bütün bir beşeriyyet
Ya Rab! Bizi mahşerde bu ikrar ile haşret

Mehmet Akif Ersoy

17 Mart 2008 Pazartesi

Günlerim ve



Merhaba, herkese hayırlı bir hafta diliyorum. Koca bir haftayı geride bıraktım ve hiç bir şey yazmadım:) Benimle birlikte tüm blokcu arkadaşlarda bir sessizlik var.Bahar depresyonu bloklarıda mı vurdu ne:) Aman Allah kimsenin tadını kaçırmasın.

Ben geçen hafta sporun yanında yüzmeye de başladım , haftada bir gün. Çok sportmenim çok:) O kadar ki ham vücudum bu ağır tempoya dayanamadı ve iflas etti.Şu an boynum tutmuyor ve felaket ağrıyor:( Kafam ile birlikte bütün vucudumu birden çevirmek ve bu acıya katlanmak çok zor, inşaallah kısa zamanda geçer. Bu arada Geçtiğimiz Pazartesi günü Nurgül'de, Aysel, Birsen, Saliş, Elmas,Serpil, Mücella ve Nurgül toplanıp kumpir yedik:) Saliş tabu getirmiş beraberinde, tabuyu ilk kez oynadıkları için çoğu, çok çetin bir yarış oldu. İnanılmaz eğlenceli idi, oyun pahasına dostluklarından olabilirlerdi:) Ben skoru tuttuğumdan oyun dışında kaldım ve onları izlemek çok keyifli idi. Güzel bir akşam geçirdik. Cumartesi günü Nilü'ye Hilal, Aylin, Güner, Ülkü, Aylin'in kuzeni Esra geldi. Onları yolculadıktan sonra Bakırköy'e alışverişe gittim tek başıma:) Yalnız gitmenin dezavantajı bir sürü alışveriş yaptım:). Doğum günü hediyelerini geciktirğim arkadaşlarıma hediye aldım. Akşam yemeğinde ise komşum Figen' deydim . Çaya Gönül ablayı da çağırdık geç vakte kadar birlikteydik. Pazar günü geç kalktım ve spora gittim öğleden sonra. Akşam üstü İcloş ile buluşup Recap İvedik' e gittik. Saçma, abartılı bir filimdi; ama güldüm doğrusu.Fakat neden bu kadar küfürlü kelimeler kullanma gereği duyuyorlar Türk komedisinde bir türlü anlayamıyorum.13 yaş üstü seyredebilir ifadesi olduğu halde sinema salonunda bir çok çocuğa rastladım. Bu çocuklar kendilerine idol seçtikleri insanların yaptığı her şeyi örnek alıyor. Türk halkında her nekadar küfür çok olsa da bunu kabullenmek ve kullanmak yerine küfürsüz güldürme yolunu bulmaları lazım. Küfür ve argo ile güldürmek kolaycılık bence. Oradan da KFC 'ye gidip , o duraklarda görüp canımı çektiren menüden yedik:) Boşu boşuna sayıklamışım KFC diye, midem bulandı, hepsi tavuk yaw:) Sonra da Hasan Usta' da tatlı yedik. Çok keyifliydi doğrusu...

Bu hafta bakalım neler yaşayacağım, boynumun ağrısı geçsin başka bir şey istemem.

Hadi bakalım hayırlısı....

İyi ki doğdun Aysel, İyi ki varsın, İyi ki benim arkadaşımsın. Çok şanlısın:)


Merhaba, 15 Mart Cumartesi günü canım Ayselciğimin doğum günü idi. Kaç yaşına bastığını söylemeyeyim:) Zira artık bayanların yaşı sorulmaz sözüne uyacak kadar yaşlanıyoruz:) Şaka bir yana, her daim genç ve sevgi dolu bir ruhu var Aysel'in. Kötü gün dostu o. Dosta ihtiyaç duyduğumda bir telefon kadar yakınımda olduğunu bilmem beni rahatlatıyor doğrusu.Kahrımı çeken ender dostlarımdan biri. Ben bu sıralar asabi bir kişiliğe büründüğümden ve bu sebepten kırıcı olabildiğimden, dostlarımı istemeden ama kolayca kırabiliyorum. Aysel ise olgun gönlü ile bana katlanıyor. Her şey için sağol, var ol Aysel. İyi ki doğdun canım arkadaşım, iyi ki varsın, ve uzun yıllar sağlıkla, huzurla güzel bir ömür sür inşaallah. Rabbim bizleri hiç ayırmasın. Dostluklar kolay kurulmuyor, kıymetini bilmezsek , sevgi ve ilgimizle beslemezsek kırılıveriyor. Karşılıklı besleyeceğimiz dostluğumuz , bir ömür boyu sürsün inşaallah...

11 Mart 2008 Salı

Huzur mu , mutluluk mu?...

(Alıntı)

Hepimiz inandığınız kavramları yaşayarak hayatımızı anlamlandırmak isteriz. Anlamın kaynağı da hayata atfettiği bakış açısıyla beslenir. “Huzur” ve “mutluluk” hayatı anlamlandıran önemli kavramlardan ikisi.

Aslında hepimizin umududur huzurlu ve mutlu olmak. Lakin kimimiz huzurun, kimimiz mutluluğun peşindeyizdir çoğu zaman sıklıkla beraber kullanılıyor olsalar da çokta benzer değillerdir aslında.

Mesela tüm başlangıçların temennisidir mutluluk. Örneğin, yeni yıla girerken ne çok duyduk “mutlu yıllar” diye. Ömür denilen hediye, “an” ve “süreç” lerden müteşekkil. Mutluluğu daha çok “an”larda hissederiz.

Sınavı kazanmamız, evlenmemiz, çocuğumuzun olması hep mutlu olduğumuz anlardır

Huzura oranla daha coşkulu duygudur mutluluk. Mutlu “an”larımızın hafıza arşivindeki çoklu resimleriyle ruhsal dünyamız şekillenir.

Mutlu arşiv = mutlu insan.

Mutluluk huzura göre sanki daha “ergen” daha olgunlaşmamış bir duygu gibidir. Belki bu yüzdendir mutluluktan şımaran kişilerin başkaları tarafından daha çabuk kıskanılması.

Oysa daha çok içsel yaşanan ve sürece yayılan huzur duygusu ancak anlarda kesintiye uğrar. Mutluluk gibi anlık değildir. Ayrıca ötekine bağlı olarak yaşanan yanı daha azdır.

Huzur duygusu daha ziyade hayata yüklediğimiz anlamla biçimlenir. Huzur, mutluluğa oranla daha olgun ve “yetişkin” bir tavır içerir sanki. Huzurun mevcut olduğu bünyeler daha dingin ve sakin bir hal üzeredirler. Huzurun bu olgunluk kazandıran yanı duygu ve davranışlarda daha somut gözlenmekte.

Eğer dünyamızda huzuru içselleştirebilmişsek artık mutsuzlukları da anlık yaşarız. Zira huzur dolu bir yapı olumsuz bir olay karşısında üzülse ve anlık bir çöküntü yaşasa bile bu durumla daha kolay baş edip atlatabilmekte. Ve dahası bu olumsuz durumdan farklı çıkarımlarda bulunarak, kendi üzerine katlanarak manevi olarak büyümekte.

Huzurun mutluluktan diğer farklı yanı, mutluluk beklenirken huzuru kişinin kendisinin inşa ettiğidir. Emek verilerek içselleştirilen ve kişiye ait olan bu duygunun kaybı çokta kolay değildir. Onun içindir ki, yaşam biçimi olarak hırsları, tutkuları ve korkularıyla baş edebilen insanlar daha huzurludur. Huzur bulunduğu yerde açığa çıkmasa da etrafındaki kişilere yansır ve bu yansımayla kişi karşısındakinin huzuruyla dinginleşebilir.

Yani hayatımızın belirgin rengi süreçte ne yapıp ne yaşadıklarımızla belirlenir. Bazı insanlar hayatındaki mutlulukların fazlalığıyla kendilerini daha iyi hissederken bazıları huzuru tercih ederler. Mutluluğu arayan ya da bulmaya çalışan kişiler çoklukla hayatındaki ötekilerden bir beklenti içindedirler. Oysa huzurda beklenti daha çok içseldir.

Psikolog Yasemin Uçal

10 Mart 2008 Pazartesi

Ne İyi ettin de doğdun Behiye Rana...





Merhaba, bu Cumartesi lise arkadaşım, köylüm,akrabam ve en yakın arkadaşlarımdan canım Fatmam'ın kızı Behiye Rana'nın 1. yaşgünü idi. Aslında Rana 16 Şubat'da dünyaya geldi, biz ancak bu Cumartesi yapabildik doğum gününü. Rana o gece hastalanıp, doktora götürüldüğünden çok halsizdi. Ama güzel bir doğum günü oldu. Allah sağlıklı,huzurlu uzun bir ömür nasip etsin Ranacığıma ve tüm insanlara. Fatma'nın kızkardeşi yok ,ben kendimi onun kardeşi gibi görüyorum:) ,Rana'nın da teyzesi. Teyzen olarak sana nice yıllar diliyorum tatlı bebişim. Sevgiyle ve huzurla büyü inşaallah, bizler de buna seve seve tanık olalım. İyi ki doğdun...

8 Mart Dünya Kadınlar Günü...

Merhaba, Cumartesi günü 8 Mart Dünya Kadınlar günü idi. Ben kişiye özel olan günler haricinde (doğum günü,evlilik yıldönümü gibi ) bir gün ayrılmış, genelin gününü kutlamayı sevmiyorum.

Kadın dünyada yaratılmış iki üstün varlıktan birini teşkil ediyor. Kadın bütünün yarısı. Kadın dengeleyici unsur. Kadın en önemli mesleğin (anneliğin) sahibi. Kadın en zor işçi ,zira insan yetiştiriyor. Sadece bir gün de temsilen hatırlanması , ağlayan çocuğa meme vermek gibi avutucu , yapay geliyor bana. Fakat bu günün ortaya çıkmasındaki olayı elbette yadsımıyor, hatta çok önemsiyorum. Yaratılışımızdaki dengeyi koruyan, erkek ile farklı mizaclarda; fakat birbirimizi tamamlamak için yaratıldığımızı unutmadan, kendimize önce kendimizin saygı duyacağı, önemimizin ve özelliklerimizin bilincinde olarak, hamurumuzdaki sevgi fazlalığını herkese karşılıksız yayabilme cömertliğini göstererek, hakettiğimiz saygıyı ve itinayı görebileceğimiz bir dünyada yaşamak dileği ile...

Allah bir yastıkta, mutlu kocatsın Hüseyin ve Zeynep...

Merhaba, haftasonunda özel olaylar yaşadığım için ayrı ayrı yazıyorum:) Pazar günü de patronumun oğlu ve iş arkadaşım Hüseyin'in düğünü vardı, benim de iştirak ettiğim....

Hüseyin'e ve eşi Zeynep'e bir ömür boyu sevgi ve saygılarının eksilmeyeceği, evliliğin ve hayatın zorluklarını aşarken birbirlerine destek olacakları, anlayışın hakim olduğu, huzurlu bir yuva temenni ediyorum.

Evlilik iki farklı cinsin, iki farklı kültürün, iki farklı mizacın bir araya gelmesi demek. Bu durum bir çok sorunu ve zorluluğu beraberinde getirir. Oysa bu zor durumu yapıcı gözle görüp, kişiliğimizin ve hoşgörümüzün gelişmesi açısından avantaja çevirmek elimizde. Elbette" bekara karı boşamak kolay". Demesi kolay da uygulaması zor bir zanaat evlilik yürütmek. Ama imkansız değil. Mutsuz çiftlerin çokluğu kadar , mutlu çift örnekleri de var etrafımızda. O örnekteki insanlar mükemmel, ya da bizden daha şanslı değil. Mutluluk bakışımızda çoğu kez. Ay ben de ne haddime ise , bunca konferansvari sözler sarfediyorum:)

Başlıkta "Allah bir yastıkta, mutlu kocatsın" yazdım. Evet böyle düşünüyorum, nice çiftler de mutsuz bir hayatı yaşıyor evliliklerde ölene değin. "Hiçbir şeyin bedeli mutsuzluk değildir " demişti çok eski bir dizide Perhan Kutman yaptığı hatanın bedelini ödemeye hazır olan kızına. Bu söz aklımdan hiç çıkmadı benim. Mutlu olmayan ,zoraki yaşamları tercih etmememizi ve zorla yaşamamamızı da temenni ediyorum.

Gene de ben evlilik kurumunu destekleyen, önemine inanan biriyim. Kötü olan hiçbir şeyi Allah emretmez, Peygamberimiz de tavsiye etmez zira.

Huzurlu, sevgi dolu, iyi evlatların yetişeceği ; mutlu birliktelikler kurulup, sevgi dolu ailelerin çoğalması duası ile...

5 Mart 2008 Çarşamba

Mimlenmişim:)

Merhaba, Asheke beni mimlemişJ Mim konusu ise “zamanda yolculuk olsaydı hangi tarihe gitmek isterdin?” suali. Bu suali günlerdir düşünüyorum, o kadar çok cevap geldi ki aklıma hangini yazayım bilemedim. Ben aklıma gelenlerin çoğunu yazmak istiyorum. Hayali bile güzeldi bu mim konusunun, çok mutlu oldum vallahi, teşekkür ederim mimlediğin için asheke…

İlk bulunmayı istediğim zaman Peygamber Efendimizin doğduğu gün. Bildiğimiz üzre o gün kutlu doğum ile birlikte bir çok mucize gerçekleşmişti. O gün orada olup o mucizelere tanıklık etmeyi çok isterdim.
Diğer bir gün de Peygamberimize Peygaberlik verildiği gün. O gün de orada olup , ona inanıp, iman edenler arasında bulunmayı çok isterdim.
Veda haccında, veda hutbesini dinleyip, gözünden yaş akan şanslı insanların arasında da bulunmayı çok isterdim.
Fatih Sultan Mehmet 'in İstanbul u fethi sırasında da orada olup ,gemileri Dolmabahçe'den Haliç' e indirenlerin arasında olmayı da çok isterdim.
Kurtuluş Savaşında Milli Mücadeleye destek veren Nene Hatun’un yanında gazilerimize su taşıyanlardan biri olmayı çok isterdim.
Çanakkale Savaşında şehit olan o kutsi insanların arasında da olmayı çok isterdim.
Aslında yerli yersiz sebeplerle savaş kararı alınan masaların etrafındaki insanların arasında olup, o kararları engellemeyi de çok isterdim.
Şu an Filistin’de olmayı ve sebepsiz yere ölen kadınlarla çocuklara “duamdasınız” demeyi çok isterdim.
Kendi geçmişimde ise günlerdir düşünmeme rağmen , bir daha olup yaşamak istediğim bir anı bulamadım nedense. Geçmiş geçmişte kaldı, iyi kötü ne varsa. Bir daha yaşamam, kendimi tekrarlamam olur zannedersem . Ya da “aman bir daha yaşayayım” diye düşünebileceğim olağanüstü bir anım yokJ
O kadar çok “keşke” lerim var ki sayısı belli değil. Ama “keşke” demenin faydasızlığına ve yanlış oluşuna inandığımdan seslice söylemiyorum .Yaşadığım her şeyi tecrübeye dönüştürecek olgunluğa erişme yetisini kazanabilecek bilgiye ve açık zihne sahip olmayı murad ediyorum, cümlemizle birlikte…
Benim mimlediğim arkadaşlara gelinceJ Sudamlam ve Kelebek …

Sevgiyle…

4 Mart 2008 Salı

Merhaba,geçtiğimiz hafta kuzen Musti'nin nişanından bahsetmiş, nişana dair bazı resimleri koymuştum bloğuma. Fakat benim cep telefonu çok iyi resim çe




Merhaba,geçtiğimiz hafta kuzen Musti'nin nişanından bahsetmiş, nişana dair bazı resimleri koymuştum bloğuma. Fakat benim cep telefonu çok iyi resim çekmediğinden (ya da ben beceremediğimden) resimler kötü çıkıyor. Bu sebepten nişanın en önemli faktörü olan gelin hanımın, sevgili Berivan'ın resmini koymamıştım. Şimdi telafi etmek için Berivandan aldığım 3 güzel resmi yayınlıyorum. İnşaallah bir ömür boyu çok ama çok mutlu olursunuz Mustafacığım ve Berivancığım...

Sevgiyle...

3 Mart 2008 Pazartesi

Bizim Dengemizi Bozmayınız!...

Merhaba, Cumartesi'yi Pazar'a bağlayan gece saatler bir saat ileri alındı ; ben de bu konu ile ilgili Gökhan Özcan'ın bir yazısını sizlerle paylaşmak istiyorum...



Saatler bir saat ileri alınıyor. Sonra bir saat geri...

Bize soran yok. Biz duygularımızı böyle bir saat geri alıp durabilir miyiz bakalım?

Ben bir saat önceki heyecanımı kaybetmişsem ne olacak?

Şu yaşlı teyze belki bir saat sonra!...

Ya şu sevdiğini bekleyen delikanlı, şimdi bir saat daha mı beklesin ayazda!

Neden kimse düşünmüyor bir saatin 60 dakikadan müteşekkil olduğunu.

Altmış dakika ,altmış esaslı kavşak noktasıdır hayatın hesabında.

Altmış başlangıç fırsatı, altmış beklenmedik final!...

Belki de altmış birbirine benzer halka sıradanlık zincirinin ardına.

Kimbilebilir ki bir saatin neleri alıp götüreceğini hayatlarımızdan ve neleri tutup getireceğini yine hayatlarımıza.

Lütfen oynamayın beyler saatlerimizle...

Oynamayın lütfen hayatlarımızla...

Bozmayın ip gibi dizilen dakikalar üzerinde yürürken dengemizi!...

İyi ki doğdun balım, iyi ki...

Merhaba, bloğumda sık sık bahsetmişimdir benim hayatımda iki tane balım var diye, işte onlardan biri olan yeğenim Alperen'in doğum gününü kutladık Cumartesi günü. Diğer balım da Alperen'in ağabeyi, ilk göz ağrım Ömer Faruk'umdur.Alperen 4 yaşına girdi; fakat tembel anası ilk kez doğum günü yaptı:) Neymiş, nasıl olsa anlamıyormuş, hatırlamazmış:) Neyse ki Alperen artık akıllı olduğunu bize gösteriyor da, doğum günü pastasını yiyebildik:) Büyüdüğünde bize çok kızacak bu düşüncemizden dolayı ; ama bizim hiç şikayetimiz , endişemiz olmadı geç konuşup, geç yürümesinden ve geç tuvaletini öğrenmesinden dolayı:) Herkes herşeyi aynı zamanda yapmaz ki , bizim çocuğumuz her yaşının zevkini doyasıya çıkardı, bizim için de iyi oldu sayesinde bebek özlemi çekmedik. O bizim bebeğimizdi. Hayatın acelesi yok ki , acelesi olan ebeveynler. İyi ettin Alperen seni destekliyorum:) İlk doğum günü olması dolayısı ile Nilü çok özenmiş , takım elbise giydirmiş Alperen'e, pastasını kendi yapmış, ki ilk denemesi olmasına rağmen harikaydı. Ellerine sağlık Nilücüğüm.
Alperen'in ilk doğduğu gün aklıma geldi . Muharrem ayının 10. günü idi. Sezeryan ile dünyaya geleceğinden Nilü illa "o gün doğurcam , bereketli güzel bir gün" dedi. Biraz doğumu geciktirse de iyi de etti:) Bereketli balım hakkaten bereket getirdi aileye. Eniştem "Ömerim in üzerine başka çocuk sevemem sırf gereklilik diye istiyorum bunu" demiş Alperen doğmadan, doğduktan sonra ise " biz ne yapıyorduk Alperen doğmadan önce" deyip duruyordu:) Öyle sevimli, öyle neşeli bir çocuk ki , gören herkesin dikkatini ve ilgisini üzerinde toplamayı başarıyor. Çok bal çokkk. Her zamanki gibi ilk doğduğunda ben vardım Nilü'nün yanında, ama Ömer de olduğu gibi ilk kucağıma ben almayıp enişteme verdim bencillik etmeyim diye. Nilü doğumdan çıkınca gene bir alemdi:) Çok sancısı olmasına rağmen her gelene " siyah göz kalemin " var mı diye sormaktan geri durmadı. Gelenlerin üzerindekileri farketmekten de:)) Resim çekerken o sancıya rağmen toparlanıp,üzerini başını düzeltip, poz vermekten de:) Annem artist doğurmuş ne yapalım :) Çocukluk resimlerimizde de o şıkır şıkır elinde güneş gözlüğü , ben paspal ve elimde simit:) Resimler çok şey anlatıyor, gerçeğe dair:) İlk gözağrım Ömerim ile hayatımın iki neşesi olan Alperenim , iyi ki doğdun, iyi ki varsın ve iyi ki ben senin teyzenim. Çok şanslıyım çokkk...
Allah bütün ömrünüz boyunca ikinize de sağlıklı , hayırlı, mutlu olabileceğiniz anlar yaşatsın. Her daim sevgiyle büyüdüğünüz gibi, sevgiyle yaşayın. Etrafınıza sevgi saçın. Sizi çok seviyorum ballarım.
(Aşağıdaki resimde Alperen Bey ve pastası, diğerinde ise benim aldığım hediye var:)

Hafta sonumda başka neler yaşadım?

Merhaba, hayatımın en önemli günlerinden biri olan Alperen'in doğum gününü ayrı yazdığım için ,diğer anları nasıl geçirdiğimi şimdi yazacağım. Cumartersi günü sabah spora gidip, Alperen'in doğum gününe katıldıktan sonra, Sevin geldi ve birlikte Bosna'ya gidecek olan Gamze'yi görmeye gittik 1 saatliğine. Gamze Bosna Hersek 'de okuyor. Hayırlısı ile Psikolog çıkacak 1,5 yıl sonra. Psikolojiyi seçmesine çok seviniyorum . Zaten ben teşvik ettim:) bedavaya danışırım:) Akıllıca değil mi:) Güle güle git gel Gamzeciğim.

Aynı gün Sevin ile ayrılıp , ablamın eski komşusu olan Saadet'in ani sünnet olması gereken oğlu Osman'ın sünnet kınasına katıldım. Kuzenlerim ;Rukiye, Ülkü, Saliha ve Nilü de oradaydı. Çok tanımadığımız insanlar vardı kınada. Saadet özellikle "kimsem yok ne olur hepiniz gelin" demiş zaten. Ailesi şehir dışında kayınvalidesi tarafına karşı biraz gövde gösterisi yapalım dedik biz de:) Gitmemizle kına canlanmış. Herkes oturuyormuş. Hadi dedik hem Saadet'in gönlü olsun ,hem de biriken kurtlarımızı dökelim:) İyi dağıttık vallahi:) Saadet bize defalarca teşekkür etti, biz Saadet'e:)

Allah büyük muradını da göstersin sevgili Osmancığın, hayırlı uğurlu olsun ...

O akşam kınadan dönerken kızlara bana gelin demiştim ama, gelmemişlerdi. Ben eve gidip yorgunluktan hemen uyumak istemiştim ki, fikirlerini değiştirmişler "teklifin hala geçerli mi" diye aradılar:) Bi baktım geç saatte bendeler:) Zeynep ,Ülkü, Rukiye ve çocukları:) Nilü ile Saliha da geldi. Ben ve Ülkü biraz muhabbet edip yattık ama onlar sabah 6 ya kadar okey oynayıp, muhabbet etmişler.

Pazar günü onları zorla:) yolculadıktan sonra (çocukları ömrümü yedi de:)) Gönül abla kahveleri yapıp bana çıktı , Figen ile birlikte. Daha sonra ben uyudum,sonra Figen'e çıktım biraz. Sonra yeğenlerimi görmeye gittim gene Nilü'ye , oradan da kuzen Musti aldı beni , eve getirdi sağolsun. Son günlerde spordan mıdır nedir vücudum çok ağrıyor. Bugün de işe öğleyin geldim. Kendimi hiç iyi hissetmiyorum .Sanırım hasta olacağım:( İnşaallah olmam. Parmağımda da dolama çıktı:( Yaa böyle işte biraz kırığım ama gene günlerim dolu doluydu:) Sanırım ben eziyeti seviyorum:)

Kalın sağlıcakla...

Hafta sonumda başka neler yaşadım?

Merhaba, hayatımın en önemli günlerinden biri olan Alperen'in doğum gününü ayrı yazdığım için ,diğer anları nasıl geçirdiğimi şimdi yazacağım. Cumartersi günü sabah spora gidip, Alperen'in doğum gününe katıldıktan sonra, Sevin geldi ve birlikte Bosna'ya gidecek olan Gamze'yi görmeye gittik 1 saatliğine. Gamze Bosna Hersek 'de okuyor. Hayırlısı ile Psikolog çıkacak 1,5 yıl sonra. Psikolojiyi seçmesine çok seviniyorum . Zaten ben teşvik ettim:) bedavaya danışırım:) Akıllıca değil mi:) Güle güle git gel Gamzeciğim.

Aynı gün Sevin ile ayrılıp , ablamın eski komşusu olan Saadet'in ani sünnet olması gereken oğlu Osman'ın sünnet kınasına katıldım. Kuzenlerim ;Rukiye, Ülkü, Saliha ve Nilü de oradaydı. Çok tanımadığımız insanlar vardı kınada. Saadet özellikle "kimsem yok ne olur hepiniz gelin" demiş zaten. Ailesi şehir dışında kayınvalidesi tarafına karşı biraz gövde gösterisi yapalım dedik biz de:) Gitmemizle kına canlanmış. Herkes oturuyormuş. Hadi dedik hem Saadet'in gönlü olsun ,hem de biriken kurtlarımızı dökelim:) İyi dağıttık vallahi:) Saadet bize defalarca teşekkür etti, biz Saadet'e:)

Allah büyük muradını da göstersin sevgili Osmancığın, hayırlı uğurlu olsun ...

O akşam kınadan dönerken kızlara bana gelin demiştim ama, gelmemişlerdi. Ben eve gidip yorgunluktan hemen uyumak istemiştim ki, fikirlerini değiştirmişler "teklifin hala geçerli mi" diye aradılar:) Bi baktım geç saatte bendeler:) Zeynep ,Ülkü, Rukiye ve çocukları:) Nilü ile Saliha da geldi. Ben ve Ülkü biraz muhabbet edip yattık ama onlar sabah 6 ya kadar okey oynayıp, muhabbet etmişler.

Pazar günü onları zorla:) yolculadıktan sonra (çocukları ömrümü yedi de:)) Gönül abla kahveleri yapıp bana çıktı , Figen ile birlikte. Daha sonra ben uyudum,sonra Figen'e çıktım biraz. Sonra yeğenlerimi görmeye gittim gene Nilü'ye , oradan da kuzen Musti aldı beni , eve getirdi sağolsun. Son günlerde spordan mıdır nedir vücudum çok ağrıyor. Bugün de işe öğleyin geldim. Kendimi hiç iyi hissetmiyorum .Sanırım hasta olacağım:( İnşaallah olmam. Parmağımda da dolama çıktı:( Yaa böyle işte biraz kırığım ama gene günlerim dolu doluydu:) Sanırım ben eziyeti seviyorum:)

Kalın sağlıcakla...

İyi ki doğdun balım, iyi ki...



Merhaba, bloğumda sık sık bahsetmişimdir benim hayatımda iki tane balım var diye, işte onlardan biri olan yeğenim Alperen'in doğum gününü kutladık Cumartesi günü. Diğer balım da Alperen'in ağabeyi, ilk göz ağrım Ömer Faruk'umdur.Alperen 4 yaşına girdi; fakat tembel anası ilk kez doğum günü yaptı:) Neymiş, nasıl olsa anlamıyormuş, hatırlamazmış:) Neyse ki Alperen artık akıllı olduğunu bize gösteriyor da, doğum günü pastasını yiyebildik:) Büyüdüğünde bize çok kızacak bu düşüncemizden dolayı ; ama bizim hiç şikayetimiz , endişemiz olmadı geç konuşup, geç yürümesinden ve geç tuvaletini öğrenmesinden dolayı:) Herkes herşeyi aynı zamanda yapmaz ki , bizim çocuğumuz her yaşının zevkini doyasıya çıkardı, bizim için de iyi oldu sayesinde bebek özlemi çekmedik. O bizim bebeğimizdi. Hayatın acelesi yok ki , acelesi olan ebeveynler. İyi ettin Alperen seni destekliyorum:) İlk doğum günü olması dolayısı ile Nilü çok özenmiş , takım elbise giydirmiş Alperen'e, pastasını kendi yapmış, ki ilk denemesi olmasına rağmen harikaydı. Ellerine sağlık Nilücüğüm.

Alperen'in ilk doğduğu gün aklıma geldi . Muharrem ayının 10. günü idi. Sezeryan ile dünyaya geleceğinden Nilü illa "o gün doğurcam , bereketli güzel bir gün" dedi. Biraz doğumu geciktirse de iyi de etti:) Bereketli balım hakkaten bereket getirdi aileye. Eniştem "Ömerim in üzerine başka çocuk sevemem sırf gereklilik diye istiyorum bunu" demiş Alperen doğmadan, doğduktan sonra ise " biz ne yapıyorduk Alperen doğmadan önce" deyip duruyordu:) Öyle sevimli, öyle neşeli bir çocuk ki , gören herkesin dikkatini ve ilgisini üzerinde toplamayı başarıyor. Çok bal çokkk. Her zamanki gibi ilk doğduğunda ben vardım Nilü'nün yanında, ama Ömer de olduğu gibi ilk kucağıma ben almayıp enişteme verdim bencillik etmeyim diye. Nilü doğumdan çıkınca gene bir alemdi:) Çok sancısı olmasına rağmen her gelene " siyah göz kalemin " var mı diye sormaktan geri durmadı. Gelenlerin üzerindekileri farketmekten de:)) Resim çekerken o sancıya rağmen toparlanıp,üzerini başını düzeltip, poz vermekten de:) Annem artist doğurmuş ne yapalım :) Çocukluk resimlerimizde de o şıkır şıkır elinde güneş gözlüğü , ben paspal ve elimde simit:) Resimler çok şey anlatıyor, gerçeğe dair:) İlk gözağrım Ömerim ile hayatımın iki neşesi olan Alperenim , iyi ki doğdun, iyi ki varsın ve iyi ki ben senin teyzenim. Çok şanslıyım çokkk...

Allah bütün ömrünüz boyunca ikinize de sağlıklı , hayırlı, mutlu olabileceğiniz anlar yaşatsın. Her

daim sevgiyle büyüdüğünüz gibi, sevgiyle yaşayın. Etrafınıza sevgi saçın. Sizi çok seviyorum ballarım.

(Aşağıdaki resimde Alperen Bey ve pastası, diğerinde ise benim aldığım hediye var:)