30 Nisan 2008 Çarşamba

Ben geldim:)

Merhaba ,uzun zaman oldu sevgili bloğuma (günlüğüme) uğramayalı, özlediniz mi beni:)

Özlemişsinizdir inş. , ben sizi özledim de:)

Annem 23 Nisan'dan beri hastahanede yatıyordu, ta ki hastaneye bugün bakanlıktan haber gelene kadar. "Hastaneleri boşaltın" emri üzere annem Cuma gününe kadar evde izinli olacak. Yarın 1 Mayıs ya sıkı önlem alınıyormuş:( İnş. yarın kötü olaylar yaşamaz ülkem, işçi bayramını düzgün atlatırız diye bolca dua ediyorum. Ne biçim şey bu yaaa resmen korku içindeyiz:( Aileler çocuklarını okula göndermiyor, biz şirket olarak yarın sevkiyatlarımızı durdurduk mesela:( Böyle şey mi olur , neden hep huzursuzluğa aç olan kurtlar böyle günleri gözler ve insanların canına , malına kastedip huzurlarını bozmak isterler? Umarım tatsız olayların yaşanmayacağı bir 1 Mayıs geçiririz...

Annemin hastalığının ne olduğu hala araştırılıyor , sizlerden kötü bir şey çıkmaması için dua bekliyorum.

Sevgiyle ve güvende kalın...

25 Nisan 2008 Cuma

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve çocuk bayramınız kutlu olsun...



Merhaba, biraz nevrim şaştı, Çarş. günü tatil olunca ben günleri şaşırdım doğrusu:)

Pzt. günü iş çıkışı Fatma'ya uğradım, Hilal de oradaydı . Çok kısa oturabildik, malum babaların eve gelme saati:) Oradan Deniz, Elmas, Saliha ile buluştum. Deniz'in bu sıra morele ve desteğe ihtiyacı var. Sözlüsünden ayrıldı, tekrar birleşmesin diye onu yalnız bırakmıyoruz:) Hayatta bir kişinin dahi "evlen" diyemeyeceği bir kişiydi de sözlüsü:( Bile bile yakıcaktı az kalsın kendini:( Gel de aşka karşı çıkma yaw:( Elmas bizi Süleymaniye'deki Çorlulu Ali Paşa Medresesine götürdü. Orada bir odada oturup, nargile, cadı kazanı çayı, nane çayı, Türk kahvesi gibi önümüze ne gelirse içtik durduk:) Denizciğim üzüntülü durumunu en kısa zamanda atlatman duası ile...

Salı günü iş çıkışı yeğenlerimi görmeye Nilü'ye gittim. Ömer ertesi günü 23 Nisan programlarında koroda olacaktı. Anaokulundan sonra ilk kez bir etkinliğe katılıyor, bu bizler için çok önemli doğrusu. Öğretmenleri Bilgehan Hanım'ı da ayrıca kutluyorum. Sınıfındaki her çocuğa ya koroda ya folklörde görev vermiş. Hiç bir çocuk açıkta kalmamış. Bu çok doğru bir davranış, çocukların sosyalleşmesi için ve kendilerini önemli hissetmeleri için... Onları izlerken gözümden pıtır pıtır yaşlar aktı. Çok duygulandım, Ömerimi izlediğim için ve sanırım ilkokulda sınıfımızdaki anneleri ilgili , okul aile birliğindeki 3 çocuğun her törende görevlendirilmesi ve hiç bir zaman imkan bulamamış olduğumu hatırladığım için... Nilü, "saçmalama hayatın sahnelerde geçti, nasıl uhde kalmış olabilir ki "dese de, öğretmenimizin bu yanlış tutumu sanırım hiç içimden çıkmayacak, diğer arkadaşlarımı da etkilemiştir korkarım:( Hiç birimize fırsat evrmedi, denemedi,tanımadı,dinlemedi:(... Allah'tan daha sonraki okul yıllarımda aynı yanlış tutumla karşılaşmadım. Kişiliğimi geliştirtiren, kendimi keşfetmemi sağlayan öğretmenlerim oldu çok şükür.

23 Nisan 'da çok erken saatlerde kalkıp, okuluna gittik. Alperen beyimizin huysuzluğu üstündeydi o gün, töreni izlettirmedi bize:( "Ne gerek var" demez mi bi de:) Nilü ile şok olup birbirimize nasıl baktığımızı bilmiyoruz. Ondan duyduğumuz her yeni kelime bizi hayretler içinde bırakıyor, yaşı 4 olsa da:) Neyse ki imdadımıza Veysel Bey yetişti:) Veysel Bey hayali biri, Alperen'in tek sözünü dinlediği eli öpülesi insan:) Sayesinde Nilü çok rahat ediyor:) Ben kızardım çocuğu korkutma diye ama ne yalan söyleyim o gün "iyi ki varsın Veysel Bey" dedim:))) Ömerciğim korodaki diğer arkadaşları ile birlikte 3 şarkı söyledi. Çok tatlılardı hepsi. Bir kez daha "çocuk olsam " diye iç geçirdim bendeniz:)

Bu vesile ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutluyorum tüm çocuklarımızın.

Töreni Veysel Bey'e rağmen fazla izleyemeyince çocukları Kale Center' a götürdük. Yemek yediler ,oynadılar. Ömer'in arkadaşı Oğuzhan ve annesi de bize katıldı hoş muhabbet ederek onları ve çoğu kostümlü, rengarenk, cıvıl cıvıl, melek yüzlü çocukları izledik birlikte. Öğleden sonra uzun zamandır görüşemediğim komşum Gönül abla da kahve içtim, muhabbet ettik bolca. Türk kahvesini çok özlemişim Gönül Ablamın, gerçekten onun kahvesi bir başka oluyor. Ellerine sağlık...

Annem hastanede, bana ne gerek sütlü börek...

Merhaba, yazacaklarım daha bitmedi:) En son Gönül ablada kahve içerken kalmıştım:) İşte bu haftanın en önemli hadisesi orada başladı yaşanmaya:( Annem aradı ve "gelsene, ben iyi değilim doktora götür " dedi. "Her resmi tatilimde bunu yapıyor" diye anneme söylene söylene eve gittim:( "Hadi doktora götüreyim" dediğimde "yok şimdi gitmeyeceğim" deyince ben de yattım uyudum. Sonra sancıları artmış "hadi gidelim" dedi. Sonra karnesini bulamayınca sinirlendi, bana kızdı:) Ben de açtım ağzımı yumdum gözümü:( Ben kızınca yemin etti senle gelmeyeceğim diye, çekip gitti. Komşumuz Melahat Teyze ile gitmiş. Ben de sinirlenip, Nurgül'e gittim ,Birsen ve Aysel oradaydı. Ama annemde aklım süreli, pişmanlık hisleri ile birlikte:( Sürekli telefon trafiği ile haber almaya çalışıp durdum:( Baktım ki hala hastanedeler, babama haber verdim. Bir de babamdan fırça yedim " çok sancısı var, neden haber vermediniz bana diye" :( Hemen Saliha'yı alıp gittik, sağolsun Deniz götürdü. Hastaneye gittik ki annem serum yiyor, bana " pişman mı oldun da geldin " dedi:) ben ise " hayır seni affettim" dedim:) Annem bizi gönderdi babam kaldı sadece yanında, müşahede altında tutuyorlardı. Gece yarısı bir baktık babam da geldi, annemi yatırmış doktor, hanımların bulunduğu oda olduğundan dolayı babamı da göndermiş annem:( Ertesi sabah anneme bir çanta ayarlayıp, gittim hastahaneye. Sancısı durmuştu ama neden olduğu araştırılacaktı. Safrasından şüphelendiler ; fakat ultrasonda bir şey çıkmadı. Öğleden sonra Nilüfer geldi, ben işe döndüm. Akşam Nilü'yü de göndermiş. Şu an refakatçiye gerek yok . Bugün endoskopi çekilecek, inşaallah sonucu hayırlı olur. Morelimiz iyi, Allah dermansız dert vermesin de... Hatta haftalar öncesinden kuzenlerime bilet almıştım "Lüküs Hayat"a , ben onlarla gitmeyecektim "annem hastanede" diye , annem çok ısrar etti, gitmem için:) Ayşe, Musti, Beri, Aysel, Eyüp ve Ülkü ile birlikte dün akşam Lüküs Hayat'a gittik. 3. seyredişimdi ve annemin durumundan dolayı isteksiz gitmiştim, ama yok kaç kere seyredersem seyredeyim sanırım farklı lezzetler bulacağım bu oyunda. İyi ki gitmişim bana çok morel oldu. Her gittiğimde zaten doğaçlama yaparak oyunu değiştiriyorlar. Kızlar da çok beğendi.

Teşekkür ederim anneciğim, acil şifalar diliyorum sana ve tüm hastalara...

Seni seviyorum, hem de çok...

21 Nisan 2008 Pazartesi

Gene bitti haftasonu:)




Merhaba, iyi haftalar diliyorum herkese:)

Cuma günü spor çıkışı kızların yanına, çay bahçesine gittim. Elmas, ablası ve kuzeni ,Saliha, Deniz oradaydı. Geç saate kadar lafladık. Oradan da geç gitmeyi adet edindiğimiz üzere amcamlara gittik:) Yakınlardaydık, görelim istedik onları da:) Dönüşte Musti bıraktı bizi eve sağolsun. Cumartesi günü Nilü 'deydim akşama kadar. Nilü'nün evi yaşlılar kampına dönmüştü:) Eniştemin annanesi, annesi, teyzesi, annem ve teyzem Nilü'deydiler. Bir kaç gün de kaldılar hatta çoğu. Karı koca onları evlerine getirip, hoş vakiç geçirtmeye bayılıyorlar. Ne hoş di mi:)

Akşamına evimde sessiz sakin vakit geçirip , dinlendim bolca:)

Pazar günü ise tiyatrodaydım:) Bu kez kendim için değildi:) Haftalar öncesinden yeğenlerimi götüreyim diye bilet almıştım, baktım ki Ümraniye sahnesinden almışım:) Aradım taradım tüm yetkilileri ama iptal sözkonusu bile değilmiş. Anladılar ki benden kurtuluş yok "sizi ,arayın misafir edelim istediğiniz zamanda " dediler. Ve Pazar gününe misafir olma telebimi karşıladılar sağolsunlar.

Çocuklar çok mutlu oldular, geçen sefer karanlık diye korkup içeri girmeyen Alperen bile ilk araya kadar korksa da içeride kaldı ısrarla :) Biz de anneleri ile biraz oyunu seyredip, biraz da dışarıda lafladık. Eniştem tiyatro çıkışı bizi gezdirdi biraz. Balıkçıları, köprü altını gezip, bir yerde yemek yedik. Tophanede dolaştık ve öğleden sonra eve gelip bütün gün dinlendim. akşam bir ara Birsen uğradı, lafladık. Böylece sakin bir haftasonunu da geride bıraktım istemeyerek:)

Güzel günler geçirmek dileği ile...

18 Nisan 2008 Cuma

Bir hafta da böyle geçti...

Merhaba, bu hafta da bitti:) Cuma gelince benim için hafta bitmiş oluyor, zira Cmt. ve Pazar bitmemesi gereken, yaşanılası günler:) ...

Salı günü teyzemin damadı Eyüp 'ü kandırıp Kahve Dünyasına götürmesi için ikna ettim:) Ama sonuç hüsrandı. Eşi Ülkü , kuzen Rukiş , Saliha ve çocuklarla çıktık yola. Normalde cafeden bakınca Ak Merkez görünüyordu, ben de bildik bi yer olduğu için buluruz sandım. Malesef Ak Merkezin etrafında defalarca turladık, bir türlü bulamadık:) Elmas'ı aradım tarif özürlü, tarif edemedi:) Eyüp arabayı durdurup kimseye sormadı:( Sonunda da sinirlenip bastı gaza:( "Yavaşla, çocuklar var" diyoruz ama sinirini arabasından ve yollardan çıkarırcasına bir türlü yavaşlamadı:( Sonunda olan oldu ve bir araba bize çarpıp kaçtı. Eyüp arabayı yakalamak için daha da hızlandı. Lune parktaki hızlı trendeymişiz gibi adrenalin ve korku dolu anlar yaşadık. En sonunda plakayı aldı. Arabada çığlıklar atıldı. Arabanın yan tarafı gitti. Kalplerimiz küt küt attı; ama Eyüp de yavaşlamış oldu. O akşam bu hadise ile birçok dersler alındı.

Ders 1 : Birdaha kimseye bi yere gidelim diye ısrar etmicem, hele hele kesin emin olmadığım bir yere:)

Ders 2 : Eyüp bir daha sinirini arabasından çıkarmayacak. Çocuğunu, eşini , kendi canını ve arabasını tehlikeye atmayacak:)

Ders 3 : Ülkü eşini kaybetme korkusu yaşadığı için, eşine daha iyi davranacak:)

Ders 4 : Bu derslerin alınmadığı farkedilirse ve sevmediğimiz biri olursa, Eyüp 'ün arabasına bindirilecek:))))

Dün akşam da Serpil bizi çağırdı. Kuzenleri Selma ve Semra, Semranın kızları Merve ve Meltem, Nurgül, Hilal, Saliha, Mücella, Aysel ve çocuklar ... Tabu baş misafirmizdi. Zaten tabu için çağırmış, yoksa çağırmazmış:) Oyuna başlandı, eş seçimine ilk Saliha başladı. Göya en iyileri seçecek:) Bir o seçiyor , bir ben:) Her seçimde Aysel sevecen tavrı ile bize bakıyor "beni al" diyor ama onu alan olmuyor:) Sonunda bana kaldı tabi:) Biz daha başarılı olunca Saliha gene çok agresifleşti. Bu kızın hırsına biri "dur" desin:) Ama Aysel, Saliha'nın cadılığına karşı tek mücadele edendi grubumun içinde:) Bundan sonra grubumu oluştururken ilk Aysel'i seçeceğim. Hakkından geliyor valla mızıkçı Saliha'nın:)

İşte böyle geçti bütün bir haftam . Diyette olduğumdan pek bir yere gidemiyorum. Zaten Haftanın 3-4 günü spor ve yüzme ile geçiyor:) İş arkadaşlarımdan biri "ben seni anlayamıyorum yaa, hayat mı bu 6 ay deli gibi ye, 6 ay hiç bişey yeme" dedi:) Sanırım çok haklı:))) Ama kışın kilo alıp verme kaygısını hiç taşımıyorum ki , yazın oluşuyor :) Ne kadar aptalca di mi:)

Bundan sonra - maddi ve manevi kayıplarımı düşününce- asla bu hatayı yapmayacağıma söz veriyorum. Sizler de şahidim olun, hatırlatırsınız:)

Sevgiyle kalın bakalım...

Hanımefendilere bir reklam:)

Merhaba, uzun zamandır yazmak istiyordum kısmet bugüneymiş. Sizlere bir tavsiyede bulunacağım. Ama mutlaka vakit ayırın tavsiyeme. Şimdi benim kısa bir süre önce hayatımda travma etkisi yaşatacak şekilde kötü olaylar yaşandı. Hamdolsun geldi ,geçiyor bileJ Ben üzüntümü bloğuma yansıtmamaya çalışıyorum genelde, gerçek hayatımda ve msn de arkadaşlarımın başının etini yiyorum nasılsaJ Bu üzücü hadiseleri yaşarken danışmanlık aldığım bir hanım var. Saliha Erdim, kendisinden çok istifade etmiş biri olarak herkesin istifade edebileceğini düşünüp biraz reklemını yapayım istedim. Kendisi davranış bilimleri uzmanı. Aynı zamanda NLP de de uzman. Bu hanımefendinin “Hanımefendi” isimli bir TV ve radyo programı var. TV programı Hilal TV kanalında Pazartesi günleri saat 10.30 da başlıyor, Salı günleri 12.40’da tekrarı yayınlanıyor. Linkini vereyim internetten de izleyebilirsiniz. http://www.hilaltv.org/

Radyo programı ise Seyr FM’de Pzt, Salı ,Çarş. ve Perş. Günleri saat 10.00’da başlıyor.

Saliha Hanım’ı dinledidiğinizde hayata dair bir çok sorunu çözme noktasında cevap bulacaksınız. Aile içi iletişim, kişisel gelişim, çocukların yaş guruplarına göre özellikleri ve ebeveynlerin nasıl davranacakları, ergen psikolojisi ve daha sayamadığım bir çok şey. Radyonun linki ise şu: http://www.seyrfm.com/

Ben Saliha Hanım’ın ve meslekdaşları Mihrimah Hanım, Garo Bey ve Fatma Hanım ile birlikte sundukları “farkındalık ve denge” seminerlerine de katılmıştım . 3 ay süren seminerlere Saliha, kuzen Musti ve Deniz ile birlikte gitmiştik. Kızkardeşim Saliha’nın sözü aklımdan hiç çıkmıyor “ abla o seminerler bana çok şey kattı vesile olduğun için teşekkür ederim”. Hakikaten çok şey kattı hepimize. Farkında olmak, dengeli olmak, sınırlarını bilme ve daha neler neler… Emekleriniz için ve bize kazandırdıklarınız için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim.

Bunca istifade ettiğim birini sizlere de tavsiye etmek istedim . Öyle çok şeyin reklamı yapılıyor ki etrafta, ben ise hayırlı olan, faydalı olan bir kişinin ve programlarının reklamını geç de olsa seve seve yapmak istedim. Umarım siz de benim istifade ettiğimden de fazlasını istifade eder, memnun kalırsınız. Yaşamınıza olumlu katkı sağlarsa çok sevinirim.

Etrafımızdaki güzellikleri fark edip, istifade edebilme yetisine sahip olan; her zaman gelişime ve doğru bilgiye açık olan, kişisel gelişimine önem veren bireyler olmamız temennisi ile…

16 Nisan 2008 Çarşamba

MEĞER...

Merhaba, geçen gün TV de rastladım bu şarkıya.
Bildiğim bir şarkıydı ama sözleri beni daha bir etkiledi bu kez.
Dinlemek isterseniz www.candanercetin.com.tr den müzik kutusunu tıklayarak dinleyebilirsiniz. Ben buraya nasıl ekleneceğini bilemiyorum da:)
Paylaşmak istedim...

ben ne çok hata yapmışım meğer
gözüm kapalı bakmışım meğer
yıllar geçmiş ben saymışım meğer
dostum sanıp aldanmışım meğer

yıllarca sürer sanmışım meğer
boşa kalbimi açmışım meğer
vakit kaybıydı diyemem ama
sen hiç dostum olmamışsın meğer

olsun varsın pişman değilim
biraz üzüldüm hepsi bu

ağlamam artık gidenlere
ağlamam artık bitenlere
ağlamam artık üzenlere
ihanet edenlere

ben ne çok hata yapmışım meğer
seni yokken var saymışım meğer
yollar gitmiş ben kalmışım meğer
aşkım deyip hapsolmuşum meğer

bir ömür sürer sanmışım meğer
ben boşa kürek çekmişim meğer
vakit kaybıydı diyemem ama
senden çoktan vazgeçmişim meğer
Candan Erçetin
Not: Canım Hamiyetciğimin yol göstermesi ile şarkımı bloğuma ekledim:) Dinleyebilirsiniz.
Hamiyetciğim çok sağol, seni seviyorum...

Sobe ve Hikaye...

Merhaba, Zeynep Melikeciğim beni sobelemiş:) Aslında bu sobelenmeleri seviyorum ben; ama bu sobe konusu zoruma gitti, ne yazayım diye düşünüp durdum iki gündür. Baktım başkaları kendinden kesitler yazmış, ben de yazayım dedim:) (kopya çektim anlıcağınız:)). Ama kelime sayısı kısıtlı olunca çok zor oldu benim için. Sobenin konusunu hala söylemedim değil mi:) Konu 55 kelimelik bir hikaye.
İşte benim hikayem...
Çok acı çekiyordu. Sanki bu acıya dayanamazdı, yaşayamazdı. Bu acının tarifi yoktu, anlatamazdı ki...
Sonra düşündü, ne kadar yaşayacağını ve ne zaman öleceğini bilmiyordu. Yaşadığı müddetçe bu tarif edemediği eşsiz acı , son acısı olamazdı. Doğal afetler, en sevdiklerinin acısı , vs...
Acı hayatın doğal bir parçasıydı. Doğal olmayan tüketmek ve tükenmekti. "Öyleyse dayanma gücümü bu acıyla tüketmemeliyim" dedi ve silkelendi. Zira yaşanacak çok acı vardı...
Benim sobelediğim arkadaşlarım mehmetasaf ve behiyerana...
Top sizde döktürün hele:)...
Sevgiyle...

14 Nisan 2008 Pazartesi

İyi ki doğdun canım kardeşim, iyi ki senin ablanım...


Merhaba , dün biricik kardeşim Salih'in doğum günüydü; fakat ben arayana kadar o sağolsun msj. çekmiş, çok utandım ve üzüldüm. Sonradan msj. çektim ve aradığımda "olsun abla değişiklik olsun istedim" dedi. Salih Balıkesir' de okuduğu için ondan önce davranmayı isterdim doğrusu:( Zaten yalnız orada...

Mesajında "Sen bir abladan çok hayatımı yönlendiren pusulaydın. Beni hep doğruya yönlendirdin.Bugün benim doğum günüm. İyi ki doğmuşum ve iyi ki senin kardeşinim."yazmış.

Canım nasıl duygulandığımı anlatamam. Sen de iyi ki benim kardeşimsin Salihciğim, seni çok seviyorum.

Nice senelere sağlıkla, sevgiyle, birlikte erişmemiz dileği ile mutlu yıllar ablacığım...

İlk beğenmediğim oyun,





Merhaba, o kadar yoğun bir gün geçiriyorum ki hafta sonu ne ettim aklıma gelmiyo:) Kafam ambalaj oldu:) Bu arada herkese iyi haftalar diliyorum.

Cuma günü Bursa'dan gelen yengem ve kuzen Elif ,bize geldiler sağolsunlar, Emre ile birlikte. O gün Nilü de geldi çocukları ile. Aynı gün Birsen ve Nurgül Aysel'e gittiler ve sürekli bizi taciz ettiler "misafiriniz gitmedi mi , atlayın gelin" diye:) En sonunda dayanamadık, yengemler giderken onlarla birlikte çıkıp Saliş, ben ve Nilü, Aysel e gittik :) O saatte gidince geç saate kadar oturduk doğal olarak:)

Cmt. günü annem dünürlerini çağırdı oturmaya. Nilü nün görümcesi Serap çocukları ile ve kayınvalidesi geldiler. Ben diyetisyenime gitmedim, bu hafta kilo vermediğimi hatta aldığımı düşünüyorum da:( Çünkü çok sızıntılar oldu, liste dışına çıkan:) Aynı gün ABD' ye Perş. günü gidecek olan Seyhan ile son kez buluştuk Süleymaniye'de.Birlikte eskiden olduğu gibi nargile keyfi yaptık. Süleymaniyenin mistik havası ve tenhalığı bana huzur veriyor. Gene çok iyi geldi doğrusu. Mimar Sinan Cafe'nin çalışanları çok misafirperver, sağolsunlar çok ilgililer. Seyhan'ın ABD' ye gitmeden oranın müdavimi olmasının bunda rolü büyük tabi:) Bu arada Mimar Sinan'ın türbesinin Süleymaniye'de olduğunu yeni öğrendim, ilk kez önünden geçiyordum:( çok utandım. Neyse ki İclal de bilmiyormuş :)

O akşam komşum Figen geldi biraz bana , çoğunlukla dinlenerek geçirdim.

Pazar günü Sevin ,İclal ve ben gene tiyatroya gittik. Bu kez izlediğimiz oyunun adı Titanik Orkestrası idi. Seyhan Cmt. günü bana" hiç beğenmediğin oyun yok mu" diye sormuştu, ben de "hayır yok "demiştim. Her oyunu beğenmem yüzünden eleştirenlerin nazarına geldim sanırım:( bu oyunu beğenmedim çünkü. Sevin de "bir kez de beni götür şu tiyatroya" derdi, şansına onun da beğenmediği bir oyun rast geldi. Nazar boncuğu olarak saklıyacağım bu tiyatroyu:) Aslında çok beğendiğim oyuncular vardı ve konusunda mesajlar gizliydi. Bulgaristan doğumlu ünlü ve ödüllü bir yazara aitti oyun, ama diğer izlediklerimle kıyaslayınca beğenmediğimi üzülerek itiraf ediyorum. Arada oyunu izlemekten vazgeçenlerin sayısı da epey fazlaydı:( Tiyatro çıkışı Sevin ile birlikte Eyüp Sultan'a geçtik. Liseden arkadaşımız Zeynep'in nişan merasimi vardı, öncesinde Kübra ile birlikte Halit Paşa Konağı'nda buluşup, sohbet ettik. Tek diyette olan bendim, ama tek birşeyler yiyen de bendim:) Sonra nişana katıldık birlikte. İnşaallah düğününe de katılırız Zeynepciğim, Allah mutluluğunu daim etsin. Bu arada halit Paşa Konağında çektiğim bir kaç fotoğrafı da yayınlayayım. Bizi epey ürküten kedi ailesini:) Kübra ile ben ayaklarımız yukarıda oturduk masada:) Resimde uyurken yakaladığım kediler canlanıverdi bir anda . Ve biz iki korkağa , sıkıntılı anlar yaşattılar:)

Böylelikle bir hafta sonumu daha bitirmiş oldum:( Darısı diğer hafta sonumun başına:)

Herkese mutlu,sağlıklı,huzurlu bir hafta diliyorum, sevgiyle...

11 Nisan 2008 Cuma

Vazgeçtim Bu Dünyadan...


Merhaba,zaman zaman ezberimdeki şiirleri sizlerle paylaşıyorum. Bugün aklıma Wıllıam Shakespeare'in Sonet'i geldi. Bu şiiri dershaneye giderken çalıştığım bir avukatın yazahanesinde,bir düğün davetiyesinde keşfetmiştim. Davetiyede ne işi vardı anlamış değilim:) ; ama o gün bugündür çok severek okurum. Bir gün Adil Amcam ile Pera Palas'taki şiir toplantısına katılmıştım."Şiir evrenseldir ve hangi dil ya da milliyet tarafından yazılırsa yazılsın paylaşılmalıdır"sözlerinin ardından bu şiiri okumuuştum salondakilere:) Ah eski şiirle geçen günlerim ahhh... Nerdesiniz...

..............

Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kız oğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen’e,
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.
Wıllıam Shakespeare

8 Nisan 2008 Salı

Özledim...

Merhaba , çok özlediğim şeylerden bahsedeceğim bu yazımda.

Nurgül 'e gidip kumpir ve mantı yemeği özledim.

Kahve Dünyasında bol bol kahve içip, çikolata yemeyi özledim.

Hamburgeri, patatesi özledim.

Kebapları özledim.

Kokoreçi özledim.

Nilü de hamurişi yemeği özledim.

Annemin pizzasını, krebini özledim.

Mayonezli salataları özledim.

Yaaa aklınıza gelecek her şeyi özledim işte:(

Uzun bi müddet özlemeyeceklerim ise kepek ekmeği, salata,sebze...

Hatta içim dışım yeşil olduğundan yeşil rengi Cennet de bile görmek istemez haldeyim:)

Ama en çok özlediğim şey zayıf halim:)

Bu sebepten tam gaz devam...

Özlemlere ulaşmanın yolunda çekilen işkence kutsaldır:)

Acı çekiyorum...

7 Nisan 2008 Pazartesi

Haftasonumdan...

Merhaba, herkese iyi haftalar diliyorum...

Cumartesi diyetisyen randevumdan beklediğim sonuçla dönemedim:( 1 kg, 100 gr. cık vermişim:( Ben daha fazlasını verdim gibi hissediyordum ; ama diyetisyenim bu kilo kaybını iyi buldu. Daha fazlası haftaya inş... Kime neyse yazıyorum bu gelişmeyi:) Aslında kimse için değil kendime kayıt tutuyorum ben:) Cumartesi günü komşum hacı amca ameliyat olduğu hastaneden taburcu oldu , hasta ziyareti yaptım, sonra yeğenlerimi sevmeye gittim ablama. Ömerim

' in performans ödevi Atatürk'e mektup yazması idi. Nilü ile birlikte Ömer 'e de sorarak güzel bir mektup yazdık. Öğretmeni bu bloğu okusa bu ayrıntıyı yazmazdım tabi:) Akşam geç saat komşum Figen' e çıktım bu arada. Pazar günü diyet kahvaltımı yapıp:) , önce spora sonra gene tiyatroya gittim:) İclal benim daimi tiyatro arkadaşım oldu:) Biletleri 2 kişilik alıp, onu da peşimden sürüklüyorum. Ama bu oyundan da benim kadar memnun kaldı. Tiyatro çıkışı halamı ziyarete gittim . Annem ve ablamlar da oradaydı bir kaç saat oturup, eniştemle döndük ;ki eniştem bize uykuluk yedirdi. Et niyetine diye yedim inş. zararlı değildir:) Akşam eve döndüğümde babamın aldığı tv sehpasını kurdum kendi başıma:) İnanılmaz zevkli bir işmiş bu montaj işi. Çok zevk aldım yaaa... Kurulumun bitmesine az kala babam geldi ve panikliği ile biraz işimi zorlaştırdı. Annemin çıraklığı ile ben gayet iyi beceriyordum. Güzel bir uğraştı benim için, keşke montajı yapılacak bir şeyler olsa, şu sıra diyetteyim diye bir yere gidip geldiğim yok , iyi olurdu:) Demek ki ben ev gezmelerine yiyip içmek için gidiyormuşum:) Arkadaşlarım bu kısmı siz okumayın:)

Böylece bir hafta sonunu daha devirdim, darısı haftaya haftasonunun başına:)

Kalın sağlıcakla...

Çılgın Dünya...


Merhaba, gene bir tiyatro haberi yazısı yayınlıyorum. Kendimi tiyatro eleştirmeni gibi hissetmeye başladım:) Biri keşfetse de tiyatro eleştirmenliği yapsam:) Hem kimsenin canını sıkmam; çünkü hep beğeniyorum:)
Dün izlediğim oyun, İspanyol yazar Lope De Vega'ya ait "Çılgın Dünya" idi. Umarım ismini yanlış yazmamışımdır:) Zira çok çalıştım:)
Oyun bir akıl hastanesinde geçiyor, delilerin arasında... Yazar oyunun içine kendini de dahil etmiş:) Sağolsun bizi de dahil ettiler:) Ben rahatsız değilim bu durumdan. Delilik aykırılıktır çoğu zaman ve kendine aykırı olana "deli" demeye alışık olan bizlerin, empati kurduğunda bir başkasının gözü ile "deli" olarak tanımlanması doğaldır:) Vega, aşkın bir delilik olduğu temasını işlemiş oyununda. Ben de kendisine katılıyorum:) Ama o aşk insanıymış, delilik de ona göre ayrıcalık ve özel bir durum:) Bana göre ikisi de tehlikeli:) Oyun saçma sapandı ama çok eğlenceli idi. Hele yönetmenin eski çağda ve yabancı bir ülkede geçen oyunu,Türk şarkıları ile süslemesi harika olmuş. Oyun için seçlen şarkılar herkesin bildiği, eskimeyen , hemen hemen hepsi nostaljik şarkılardı. Çok değişik ve güzel olmuş. Her gördüğümüzü aynı ile almayıp, bizden bişeyler katmak bence çok iyi. Eğlenceli,renkli, çok hoş bir oyun, tavsiye ederim meraklısına...
Çılgın dünyamızdan "Çılgın Dünya" 'yı görmeden gitmeyin:)
Sevgiler...

4 Nisan 2008 Cuma

Tekrar Çal Sam...


Merhaba, dün akşam gene tiyatrodaydım:) Tiyatroya toplu bilet aldığımda böyle üst üste giderim . Bir biletim kaldı onu da seyredeyim , bir müddet tiyatro eleştirilerime ara vereceğim. Dün akşam çok yeni bir oyunu izledik. O sebepten fazla bilgi sahibi değildim, izlemeden önce. Ben her zamanki gibi beğendim:) Bu söz kuzenlerime ait:) Ama doğrusu bu şehir tiyatroları çok kaliteli oyunculara sahip, ve çok güzel oyunlar sergiliyorlar, beğenmemek mümkün değil.

Kuzenlerim Mustafa,Yasin, Sevde ve gelin Ayşe, Beri, Elmas,Saliha, Ayşe ile birlikte gittik. Onların içinde beğenmeyenler oldu. Ama katılasıya gülmediklerinden olabilir. Gülünücek şey, beğenilecek şey onlar için:) Ör: Recep İvedik:) (Ay laf sokmasam olmazdı:) Oyundan sonra gemiye kahve içmeye gittik hepberaber. Sonra da dağıldık. Oyundan önce de Yasin, Ayşe ve Beri uykuluk yemeğe gitmiş, biz de yanlarına gittik ; ki rejimde olduğumuzdan biz yiyemedik:(

Oyuna gelince, yabancı bir yazara ait, gene aklımda tutamadım:) Aslında bakıp yazarım ; fakat bu samimi olmaz, merak edenler araştırıp bulsun lütfen. Bu sefer size zahmet vermeyim çünkü oyunun başkarakterinin ismi ile aynı isimde yazarın ismi. Oyunun baş karakterinin ismini aklımda tutmama gelince "cinema Allen " diye dekorda yazıyordu:) Yazarın ismi de Allen, ön ismini bilemiceğim artık :) Oyunculardan çoğu tanıdıktı. Biri Kara Melek'te oynayan bayan, biri Baba evinde oynayan Sevinç Erbulak'tı. Allen ise bir banka reklamında oynayan kişiydi:) Ay bu halim benim bile sinirimi bozmaya başladı. Bu eksik yanımı geliştirmek için , ismi hafızada tutma egzersizleri yapacağım bundan sonra.

Allen, eşinden çok yeni boşanmış biridir. Boşanmak zaten başlıbaşına bir tramvayken, psikolojik tedavi gören Allen için bu tramva daha da şiddetlidir. En yakın arkadaşı ve eşi onu teselliye çalışmaktadırlar. Arkadaşları Allen'a, gerçek hayatta da olduğu gibi"bul yenisini , unut eskisini" tavsiyesini yapmaktadırlar. Allen ise tipik erkekler gibi -ki günümüz bayanları da bu düşünce ile hareket etmeye başladı ne yazık- bu fikre heyecanlanır. Kendine güveni olmayan Allen bu konuda kendi olamamaktadır bir türlü. Tanıştığı bütün kadınlara onları etkileyebilmek düşüncesi ile yaklaşır ve saçmaladığı için başarısız olur . Bir türlü kendisi olamamaktadır. Beğendiği bir aktörü hayalinde canlandırır ve onun öğretilerine göre hareket eder. Bu sırada arkadaşının eşi Linda ile yakınlaşmıştır. Bir gece birlikte olurlar ve bundan pişmanlık duyarlar. Linda eşini sevdiğini düşünür ve tekrar arkadaş kalmaya karar verirler. Oyun esnasında aktör ve eşinin hayali sık sık Allen 'a müdahele edecektir. Oyun da bir de evin perisi vardır ki, işte ben ona bayıldım. Oyunun başından sonuna kadar sahnede idi. Ve vücut hareketleri ile hiç konuşmadan oyuna müdahil oldu. Performansı muhteşemdi bence. Aslında bütün oyuncuların performansı muhteşemdi. Aaaa değinmeden geçemeyeceğim, oyunda kullanılan müzikler süperdi:) Yabancı müziklerdi ve ben ne olduklarını bilmiyorum, bilen varsa ve o müzikleri bana gönderirse sevinirim:)

Kısacası bence bu oyunu da izleyin:) Tiyatro iyidir, çok şey kazandırır isteyene...

Sevgiyle...

1 Nisan 2008 Salı

İşte Naz'ın cicileri...








Merhaba, İzmir'deki kuzenim ve süt kardeşim Ayşe'nin bir kızı olduğundan bahsetmiştim. O benim süt yeğenim ve onun dünyaya gelişinden dolayı çok mutlu oldum ben. Tıpkı abisi ve ilk yeğenim Hasancığımın dünyaya gelişinden duyduğum mutluluk gibi. Nazcığıma çam sakızı ,çoban armağanı teyzesinden ufak tefek hediyeler gönderiyorum bugün kargo ile. Kız çocuklarını giydirmek çok zevkli, kimbilir cicileri ile ne şirin olur. Nerede bir çocuk mağazası görsm girip bişeyler bakıyorum. Fena sardı beni çocuk mağazaları bu sıra:)

Seni seviyorum Nazcığım, güle güle büyü teyzem, büyürken anneni mümkün olduğunca az üz:) Göreyim seni:)