30 Mayıs 2008 Cuma

İyi ki doğdun canım Ülkü'm, iyi ki varsın...



Merhaba, bugün canım kuzişim Ülkü'nün doğum günü.

Ülkücüğüm, hayatın boyunca sağlıklı, huzurlu, sevgi dolu bir ömür dilerim.

Seni çok ama çok seviyorum...

Nice senelere...

Aaaa unutmuşum sen çok şanslısın biliyor musun, çünkü benim gibi bir kuzişe sahipsin:)))

Demeden geçemezdim, diğer kutlamalarıma ayıp olurdu da:)

Sevgiyle kal canımcığım, hep sevgiyle...

29 Mayıs 2008 Perşembe

Bir çağ başlatan İstanbul'un Fethi'nin 555. yılında ...




Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;
Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek

Yürü, hala ne diye oyunda oynaştasın ?
Fatih’in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!

Sen ne geçebilirsin yardan, anadan, serden....
Senin de destanını okuyalım ezberden...
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...

Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın...
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.!

Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini...
Göster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini ?
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini

Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;
Fatih’in İstanbulu fethettiği yaştasın.!

Bu kitaplar Fatihtir, Selimdir, Süleymandır.
Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinandır.
Haydi artık uyuyan destanını uyandır.!

Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın
Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın.!

Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan !
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan’dan ....

Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.!

Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin !
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın...

Yürü, hala ne diye kendinle savaştasın ?
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.!

27 Mayıs 2008 Salı

İşte geldim, burdayım:) ...

Yine, yeniden merhaba:) Blogcuda bir sorun vardı sanırım ancak erişebiliyorum . Haftasonumu kaynatmam blogcuya:) zira çok güzel bir hafta sonuydu , geride bırakmanın hüznünü yaşadığım...

Cumartesi günü daha önceden bahsettiğim gibi lise arkadaşım Özge'ye gittik İzmit'e, Sevin, Ayşe, Kübra, Saliha, Esra ile birlikte. Başka bir şehre gideceğimizden uzun yol psikolojisindeydik; fakat İstanbul içi bir yerden bir yere gitmenin daha zor olduğunu farkedip, sık sık Özge'ye gidebileceğimizi düşündük:)) Özge'nin yeni taşındığı evini çok beğendim. O eşyanın değil, eşya onun emrinde.Evini çocuklarını düşünerek dizayn etmesi de çok hoş. Özgeciğim, pratik, huzurlu, iç açıcı, güzel evinde ailenle birlikte sağlıklı, huzurlu ve sevgi dolu yaşamanı dilerim.

Cumartesi günü çok mutlu oldum, çok keyif aldım ve çok neşelendim. Lise arkadaşlarımın çoğu ile çok uzun yıllar görüşmemiştik. Birbirimizi bulunca bir daha kopmamak üzere; fakat sanki ara vermemişizcesine arkadaşlığımız sağlam, güvenilir bir şekilde devam ediyor. Onların yanında kendimi iyi hissediyorum, keyifleniyorum; ve her şeyden önemlisi bir şeyler öğreniyorum. Ben hayata dair biriktirdiklerimi hoyratça tüketirken, onlar hiç değişmemiş , bilakis gelişmişler. Doğru ve dolu insanlarla görüşmenin faydasını bir kez daha tecrübe ettim:) Düşünün ki ertesi günü kitapçıya gidip kitap aldım kendime. Biliyorsunuz uzun zamandır kitap okumuyordum. Şimdi elimde bir kitap var, bitsin sizlerle de paylaşırım inşallah. Özgeciğim bizi misafir ettiğin için sana çok teşekkür ederim, en kısa zamanda görüşmek ümidi ile...

Cmt . akşamı ablama gittim, yeğenlerimi sevmeye. Onları çok özlemişim bol bol oynadık. Ablamın komşusu Zehra abla geldi bir ara , kahve içip hoş sohbet ettik. Zehra ablayı benim komşum Gönül ablaya benzetiyorum, ikisi de çok şeker...

Pazar günü ablamlar pikniğe gittiler , ben kene korkusundan gidemedim. Pikniğe götüreceklerini ve etleri birlikte hazırladığımızdan da aklım kaldı, üzüldüm:) Kitapçıda vaktimi değerlendirirken, kızkardeşim aradı onlara katılmam için. Elmas, Ayşe, Saliha ve Elmas'ın kuzeni ile birlikte İst.'u biraz turlayıp, Elmasların Kısırkaya'daki evlerine gittik. Nilü piknik için ne hazırlamışsa ,aynını marketten aldık ve orada mangal yaktık:)) Ah boğaz , sen neler yaptırıyorsun , sana düşkün olana:))) Hepimiz yemekten mutlu olduğumuz için olsagerek, o günümüz çok güzel geçti . Sessiz, sakin bir ortamda denizi izleyerek ve türkü dinleyerek yemeklerimizi yedik:) Müzikten yana tercihim sanat müziği olsa da hepsi türkü diye tutturunca bütün çabalarıma rağmen benim repertuvarıma rağbet yoktu:) Oradan dönüşte tesislere gidip, çaylarımızı içtik, Deniz de katıldı bize.

Dün akşam da Aysel,Birsen ve Hafize geldi bize oturmaya.

Perşembe akşamı uzun zamandır ilk kez kapımızı çalan Hilal'in gelişini de yazmadan geçmeyeyim:) Eskiden görüşmememiz yazılacak bir hadiseyken, şimdi görüşmelerimiz öylesine seyrek ki yazmadan geçmem olmaz:( Bir şey değil Asaf teyzesini tanımıyor ona içerliyorum. Yapacak bişey yok hayat ve tercihler bunu gerektiriyor. Ben Asaf'a kendimi büyüdüğünde teyzesi olarak belletirim evvelallah:) Dostluk öyle değerli ki, muhafazası ve mukaddesatı özenle korunmayı gerektiriyor.

Hayata ve zamana harcatmayacağınız, şartların yıpratıcı değil olgunlaştırı , emeklerin karşılıklı olacağı, içinde huzur bulacağınız , sevgi dolu , emeği hakeden sıcacık dostluklara...

Not: Ayşe, erdin mi muradına:)))

22 Mayıs 2008 Perşembe

Bakış Açısı...

Hayatta hiçkimse size karşı değildir, herkes kendinden yanadır sadece ve doğal olarak herkes kendi bakış açısıyla yaklaşır olaylara!

www.edebiyatkafe.com ' dan alıntıdır...

13 Mayıs 2008 Salı

Bu blog, asıl bloğum değil:)

Merhaba bu blog sadece bloggerdeki arkadaşlarıma yorum yaparken işime yarıyor:)
Asıl bloğum http//nevbahar01.blogcu.com
İlgilenenlere duyurulur:)
Beklerim:)
Sevgiler
Nevbahar...

12 Mayıs 2008 Pazartesi

ANNE DEMEK , MUCİZE DEMEK...


Merhaba, herkese güzel bir hafta geçirmeyi diliyorum.
Dün anneler günü idi. Daha önce de bahsetmiştim, doğum günü ve evlilik yıldönümü gibi kişiye özel günlerin haricinde bir zümreyi kapsayan ve genele yayılmış günleri sevmediğimden. Çünkü bu günleri samimi bulmuyorum, kapitalizm kokuyor buram buram. Bir de zaten bizler annelerimizi her daim memnun edebilme imkanı buluyoruz, onların kıymetini biliyoruz. Senede bir gün dahi olsa , bu günde üzülen insanlar var. Anne olamayan kadınlar, annesi olmayan çocuklar, gurbette olanlar, annesi vefat etmiş olanlar... Onların bugün ne kadar üzüldüğünü düşünebiliyor ve bugünün varlığından hiç hoşnut olamıyorum.Gelin görün ki düşüncem ile çelişki arzetse de kutluyorum bu günü. Çünkü öyle işlenmiş ki toplum geneline, "hiç bir şey istemem" deseler de annem dahil tüm annelerin bişeyler beklediğini , hatırlanmanın verdiği mutluluğu yaşadıklarını gözlemliyorum. Onu bundan mahrum edemeyişimden kutluyorum her yıl.
Anneme söylemediğim öyle çok şey var ki, bunları söylemeyişimden dolayı çok kızıyorum kendime . O bir mucize, tüm anneler gibi. Karşılıksız veren tek varlık, fedakar, sabırlı, affedici, hoşgörülü, sevgi dolu, anlayışlı ; ve daha sayamadığım bir çok özelliği sadece annemde gördüm ben. Buna mucize denmez de ne denir. Fakat hayatımda en çok da anneme kırıcı oldum. Bunun sebebini çok düşündüm, sanırım affedeceğini bilmemden, kahrımı tek çekecek olan kişi olduğunu bilmemden ve en çok onu sevmemden kaynaklanıyor bu. Neden sevdiğini kırar ki insan. Bir şarkıda geçiyordu "seni yaralar,kendim kanarım..." dizeleri, annemi kırışım beni kanatıyor hep sonunda. Ama anne olana dek sanırım kırmaya devam edeceğim istemeyerek de olsa. Düşünsenize kim var bu özelliklere sahip başka. Kim , kırsanız da sizi bağrına basar, kim ömür boyu her ne olursa olsun yanınızda olur. Anne demek mucize demek kesinlikle.
Anneciğim seni çok seviyorum, iyi ki varsın ve iyi ki benim annemsin... Allah sana hayırlı, sağlıklı , uzun bir ömür versin. Hep başımızda ol, varlığının verdiği güven hissi öyle güzel ki bundan mahrum etme bizi...
Bizim ailede anneler gününde geleneksel hale gelmiş bir alışkanlığımız var, Saliha'nın elinden hazırlanmış kahvaltı soframızda birarada olmak.. Bütün yıl haftasonları özel kahvaltı hazırlayan anneme , anneler günü sabahı Saliha özenle sofra hazırlar . Bu yıl da öyle oldu. Bir gün önceden bizde kalan Meral ablam, ailece Nilüler ve biz bu sofrada buluşup , annemi kutladık . Bu vesile ile tüm annelerin anneler gününü kutluyorum . Anne olmak isteyen herkese de hayırlı evlatlar diliyorum.
Tüm annelere kucak dolusu sevgiler...

Ziyaretlerle geçen haftasonumdan geriye kalan bir tatlı huzur...

Merhaba, biz hastaneden çıkamıyoruz malesef:( Bu kez de küçük halamın eşi Ahmet eniştem hastanede. Cmt . günü onu ziyarete gittim. O günü kendime ayırcaktım ki, annem "sen bilirsin ama misafirler gelecek, gel" diye örtülü baskı yaptı:) Neyse onun dediği olmasın diye :) avare avare dolaşıp, sahile inip oturdum. Denizi seyretmek çok keyifliydi ki yalnız duramadığımı farkedip, Deniz'i ve Fatma'yı çağırdım . Onlarla epey oturup, boş boş dolaşmaya devam ettim ve sonunda eve gittim , "pes" deyip:) Ayşe halam , Dilek, Muteber, Şazo bizdeydi gittiğimde. Aşkama Sevde, Meral ve Musti de geldi yemeğe. Geç vakte kadar oturduk, Meral ablam bizde kaldı. Annesi , yani halam 9 aydır yatalak, konuşamıyor, hareket edemiyor:( Meral ablam "Anneme hediye veremiyorum yenge:(" diyerek anneme hediye almıştı, çok duygulandım. Pazar günü birlikte yaptığımız kahvaltının ardından hep beraber enişteme ziyarete gittik yine. Eniştem iyi değil, Allahım şifa ver ona ve tüm hastalara... Aynı hastanede annem yattığından annemin hastane komşusu bir teyzeyi de ziyaret ettim. Gene aynı hastanede eski komşumuzun annesi yatıyormuş onu da ziyaret ettim. O gün Zübüş teyzem çok üzgündü. Kızı İzmir'de , oğlu çalışıyor, evli oğlu ise "haftaya geliriz" demiş. Diyorum ya bütün anneler "istemem" deseler de kutlanmayı bekliyor. Hastane çıkışı anemle, teyzeme morel olsun diye sürpriz yaparak ona gittik. Oradan da Yıldız halama geçtik. Başkalarının mutluluğu ile mutlu olan canım annem. Hasta haliyle hiç yorulmadı, çünkü onları ziyaret etmek onu çok mutlu ediyordu. Yıldız halam malesef hala yatalak:( Bizi tanıyor mu, tanımıyor mu bundan dahi emin değilim. Hala burnundan mama ile besleniyor. Ve Hasan eniştem hala ona bebeği gibi, gül gibi bakıyor. Canım eniştem sen gibisi yok sanırım. Eniştem dün gözlerimi yaşartan, unutamayacağım bir sahneye daha şahit etti beni . Kapı çalındı , açtık, elinde çiçek buketi ile enişem geldi. Halamın yanına gitti ,anneler gününü kutladı, Ona çiçekleri koklattı, vazoya koyup, başucuna koydu seyretsin diye. Ne kadar incesin enişte, ne kadar mükemmelsin. Allah seni başımızdan eksik etmesin. Canım halam ne kadar şanslısın sen, halama fısıldadım " dua et biz de eniştem gibi biri ile evlenelim" diye:) İnş. anlamıştır.
Değer bilen, değer veren, mezara kadar seven, düştüğümüzde tutacak, hastalandığımızda bakacak eşlerimizin olmasını can-ı gönülden diliyorum:)
Bolca ziyatte bulunarak geçirdiğim haftasonum, yoğun olsa da huzur verdi bana.
Sanırım anneme benziyorum mutlu etmek, mutlu ediyor beni:)
Huzurluyum hamdolsun, siz de huzurla kalın...

8 Mayıs 2008 Perşembe

Dedeme dair bir anekdot:)


Merhaba , herkese hayırlı Cumalar diliyorum.

Resimdeki yakışıklı benim Aşık dedem. Bloğumu takip edenler bilir, bilmeyenler çok şey kaçırmış demektir:) 02/08/2007 tarihli yazımı okumanızı öneririm:)

Günlerdir dedemin bir anısı aklıma geliyor, her geldiğinde de beni gülümsetiyor. Bu anıyı sizlerle paylaşmak istedim.

Anneannemin vefatının kırkıncı günü falanmış. Babaannem raslamış dedeme . "Aşık, gelemedim başın sağolsun" demiş. Dedem , "sağol Dudu, darısı Müdür Abıcanın (diğer dedem, babaannemin eşi) başına" demiş:))))))))) Babaannem afallamış, " ne demek istiyon sen Aşık:(( " demiş

Dedem , söylene söylene eve gelmiş. "Allah belalarını vereeeee, bana başın sağolsun diyorlar, hayvanım mı öldü de başım sağolsun, karım öldü benim karımmm" diye veryansın etmiş

annemlere:(

İşte hazır cevapları ile, nükteleri ile ünlü Aşık dedemden bir anı. Olaydaki diğer kişi benim babannem olsa da ve ben onu çok sevsem de haketmiş doğrusu:) Benim sözünü esirgemeyen Aşık dedeme, 40 gün geçmiş "başın sağolsun mu" denir: Zaten içten söylememiş belli, babannemler epey yaşadı:). Ama hepsi rahmetli oldu sonunda:( Hiç büyüğümüz yok, oysa hepsini çok ama çok severdim. Mekanları Cennet olsun inşallah.

7 Mayıs 2008 Çarşamba

Ne iyi ettin de doğdun be Musti!...






Merhaba , 5 Mayıs kuzen Musti'nin doğum günü idi. Yeğeni ile aynı günde doğması , ve 3 yaşındaki yeğenine kutlama için öncelik tanınması işimize geldi ve o gün doğum gününü sadece telefonda ve mesajla kutlayıp es geçtik Çünkü günler öncesinden sözlüsü Beri ile Musti'ye doğum günü sürprizi hazırlamaya başlamıştık. Saliha tekne organize etti, Beri Musti'yi dışarda oyaladı. Akşam iş çıkışı herkes teknede toplanıp, önce tekneyi süsledik, sonra "sahilde çay içiyoruz hadi gelin" diye onları çağırdık. Hayatımda kutladığım en güzel doğum günü idi, sanırım Mustafa için de öyledir. Hava estiği için içeri mekandaydık, çalındı, söylendi, oynandı. Daha sonra üst kata çıkıp bolca çığlık attık Çığlık atmak için müsait bir ortam bulduğunuzda kesinlikle değerlendirmelisiniz, inanılmaz deşarj oluyor insan. Şarkılar söyledik, taklitler yaptık, kahkahalar attık, hepimiz çok mutluyduk yaa kuzen Yasin haricinde Yasin içkisiz bir organizasyon yapmamdan dolayı bana gıcık oldu:) Doğum gününe çağırmıcakmış beni:) Çok da tın İçkisiz eğlenilirmiymiş:)
Pekala eğlenir ve eğlendik de. 16 kişiydik, çağırdıklarımızın bir kısmı sal gibi bişey tuttuğumuzu hayal etmiş olacaklar ki gelmediler Bu tekne işi acayip hoşuma gitti, en kısa zamanda toplanıp tekrar böyle bir gezi ayarlamam lazım.
Bu arada iyi ki doğdun bee en çok sevdiğim kuzenim Musti. İyi ki senin kuzeninim, çok şanslısın
Bu vesile ile kuzenimin dünyaya gelmesine vesile olan amcama, yengeme; "sürpriz bişeyler yapalım" düşüncesi ile bizi ayaklandıran Musti'nin nişanlısı Beri'ye, tekneyi ayarlayan Saliha'ya ve tüm davetlilere teşekkür ederim. Deniz gibisi var mı beee, bomba gibiyim bomba
Tur tamamlandıktan sonra, aynı kadro yengeme kahve içmeye gittik. Gece geç yatmama rağmen, değmeyin keyfime , maşallah...
Herkesin keyfi yerinde, neşesi bol olsun...

6 Mayıs 2008 Salı

Sevgilerde...

Merhaba, zaman zaman ezberimdeki şiirleri yazıyorum ya, aklıma Behçet Necatigil'in "Sevgilerde" şiiri gelince hemen paylaşayım istedim. Bu şiir en sevdiklerimin arasında.

"Yılların telaşlarda bu kadar çabuk geçeceği aklınıza gelmezdi..." Şair ne kadar haklı değil mi?

Hangimizin geliyor ki?...

**********

Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.

Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz.)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.

Siz geniş zamanlar umuyordunuz,
Çirkindi dar zamanlarda bir sevgiyi söylemek.
Yılların telaşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.

Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vakit olmadı.

5 Mayıs 2008 Pazartesi

Müjde!...



Merhaba, güzel bir hafta geçirelim hepberaber inşallah...

Çarş günü annem izne geldi , Cuma günü de döndü bildiğiniz üzre.

Perşembe akşamı da Aysel, Nurgül ve Birsen uğradı sağolsun ziyarete.

Cuma akşamı ben annemin yanına kalmaya gittim ki, bırakmadı "iyiyim" diye. Ben de evime gittim, tabi önce ilk durağım Nilülere:)

Ertesi sabah komşum Figen'de kahve içip doğru hastaneye. Cmt bütün gün hastanedeydim, ziyaretçiler geldi , annem kendini evimizde sanıyor herhal:) "meyve suyu ikram et, kolonya tut, vs" gibi direktiflerini orada da veriyo:) Akşam üstü Saliha ile buluşup Pazar günü doğum gününü kutlayacağımız kuzen Ülkü'nün kızı Fatma Nil'e hediye almaya gittik. Deniz de bize katıldı, 3 gündür onu boşladığımız için de sitem etti:) Oysa 2 gündü. Birlikte bir cafede yemek yiyip, annemin yanına gittik tekrar, gene ikimizi de istemedi kalmak için, biz de Ülkü'ye "bir ihtiyacı var mı" diye uğradık o akşam. Pazar sabahı erkenden kalkıp, Ülkü 'ye kahvaltıya gittik. Ülkü, evi küçük olduğu için ve 3 yaşına basan Fatma Nil'in davetliler ile ilk kez doğum gününü kutlayacağı için köyümüzün derneğinin lokalini tuttu. Dolayısı ile davetliler kalabalıktı. Biz erkenden lokale gidip, önce orayı süsledik, sonra kendimiz süslendik bolca:) Yeğenlerimizin sünnetinde süsleme ile ilgili epey tecrübemiz oldu, ve süsleme işinin aranan isimleri haline geldik. Bu konuda Saliha çok becerekli maşallah. Ülkü annem olmadığı için iptal etmek istiyordu doğum gününü , annem çok ısrar etmişti yapması hususunda, doktorundan yalvar yakar izin almış, o da geldi.Annem salona girerken hepimiz alkış tutup, tezahürat yaptık anneme:) Ama fazla duramadı, başı döndü :( Eniştem hastaydı oraya gitti:) Hasta, hasta ziyareti yapıyor iyi mi:) Nilüfer getirdiği gibi, hastaneye bıraktı annemi. Doğum günü çok eğlenceli geçti, kız çocuklarına taç, erkek çocuklarına şapka dağıtıldı. Her yer balondu, ah bi de patlatmasalar:) Kafam şişti balon patlaması yüzünden:) Akşam üstü Elmaslar Garipçe köyüne gidiyorlarmış Ayşe ile bizi de aldılar. Deniz, Saliha ve ben onlara katıldık, birlikte Garipçe 'ye gittik. Biz doğum gününde çok yediğimiz için toktuk, garsona az sipariş verdik "tokuz" diye:) Sonra ben bişeyler istedikçe "siz açken gelseniz ihya oluruz" dedi bana:) Izgarada balık çeşitleri, bir de sacda balık kavurması, mısır ekmeği, sobata kızartılmış ekmek üstüne tereyağ ve bal... Ah ahh ben kim, diyet kim:( Çok utanıyorum :)))

Garipçe'de epey oturduk, sessiz sakin bir ortam bize çok iyi geliyor doğrusu. Fakat annem "yarın belki çıkartırlar, evi temizleyin" demişti. O sebepten Garipçe'ye gittiğimizi söyleyemedik:) Geç saatte eve gelince de , yalan söylemiş olmamak için:) verdik kendimizi temizliğe. Allah 'tan yapmışız , yoksa annem tekrar hastaneye yatardı, evi o halde görünce Allah muhafaza.

Evetttt günün ve günlerin en önemli olayına geldik,başlıktaki müjdem bununla alakalı:) Annem hastaneden bugün taburcu oldu.:)) Çok şükür...

Darısı hastanede yatan bütün hastaların başına...

Allah bir daha oralara düşürmesin, eksikliğini de göstermesin elbette. Annem İlaç tedavisine devam edecek, ama tetkikler de sürecek. İnşaallah tüm sonuçlar temiz çıkar , cümle hastalar ile...

Benden şimdilik bu kadar:)

Sevgiyle...

1 Mayıs 2008 Perşembe

Hastane ile ev arasında geçen günlerim...

Merhaba sevgili günlüğümDün kısa haberlerle geçtim, şimdi ayrıntıya girme vaktidir:) Bu bloğu okuyanlardan bilmeyenlere söyleyeyim ben tipik bir başak burcuyum, yani ayrıntıcı
Tüh demese miydim, şimdi okumayacaklar beni, trajım düşecek
Dün annem evdeydi, Nilü geldi ,eniştem ve çocuklarla. Patronumun eşi ve kızı da geldi sağolsunlar.
Salı günü Salih'i okuluna uğurladık. Zavallı çocuk "23 Nisan tatilini değerlendireyim, finallerden önce morel toplayayım "diye geldi ama doğru düzgün sıcak yemek yiyemeden , hastane ile ev arasında mekik dokudu Ben de annemin görevini üstlenip onun çamaşırlarını yıkadım, kuruttum ve ütüledim. Saliha bu işleri yapmak istemediğinden annemin yanında kaldı 3 gün. Ama o da çok uykusuz kaldı ve yoruldu. Biz 4 kardeş olmamıza rağmen yetişemezken, tek kardeş olan çocuklara çok acıdım vallahi. Bir anne 10 evlada dahi yetebilirken, 10 evlat bir anneye yetemezmiş daha iyi anladım bu acı tecrübe ile Cuma akşamı iş çıkışı ben gidip kaldım hastanede, Pazar günü gene hastanedeydik, Saliha'nın arkadaşları Nurcan ve Gülendam ile bir cafede karnımızı doyurduk, bu arada ben diyeti aksatıyorum bu sıra Oradan Saliha hastaneye döndü ben Deniz ile buluştum. Elmas'ı da aradık Sultanahmet'de Türk kahvesi içtik bir yerde oturup kritik yaptık Deniz ile ilgili malum mevzu hakkında. O gece Elmas bizde kaldı. Pazartesi de ben gene ütü başındaydım, Aysel geldi bu kez sağolsun o kaldı bizde. Salı günü Elmas ile Deniz uğradı gene bize. Sağolsunlar yalnız bırakmıyorlar. Anneme de ziyaretçi akını oldu. Annem gelen giden oldukça çok seviniyor, o merasimlere bayılır Ziyaretçi saatlerinde parfüm sıktırıp, üstüne başına çekidüzen verdiriyor. Hastane odasını paylaştığı arkadaşları ile arası çok iyi maşallah, yoksa bu durumdan rahatsız olurlardı. İlk yattığında başka bir odadaydı, o odayı paylaştığı arkadaşları sürekli annemin yanına geliyor, Saliha "anne gün yapın oldu olacak" dedi hatta Hastanede çok güzel dostluklar kuruldu, ayrı hastalıklar, ayrı hikayeler, neler neler...
Babam da harika bir beyaz gül demeti yapıp gelmiş bir ziyaretinde, annem mest oldu. Sürekli "Aliciğim elimi tut" demese daha iyi olacak, babamın en sevmediği şey; lakin eli mahkum mecbur tutuyor Annem hastalığını iyi kullanıyor bu anlamda doğrusu
Beni hastane ortamı çarpıyor sanırım, Nilü ve Saliha'yı çok seven hastalar beni biraz soğuk bulmuşlar Hayatımda ilk kez soğuk olduğuma dair bir eleştiri aldım yaw. Çok şaşırdım ama daha ne yapabilirim ki, bütün hastalara bir ihtiyaçları var mı diye soruyorum, muhabbet ediyorum...
Neyse artık beğenmeyen küçük oğluna almasın
İşte bütün bir haftayı hastane ve ev arasında mekik dokuyarak geçirdiğim günlerimden hatırımda kalanlar. Aslında daha çok şey var ama ayrıntıya girip sıkmak istemedim "Özetin bu mu vicdansız" dediğini duyar gibiyim günlük Evet bu canım
Haydi benden bu kadar , güzel haberleri yazacağım günleri yaşamak ümidi ile...