18 Ağustos 2010 Çarşamba

1 Haftalık Ramazan Blançom...

Merhaba, bir haftayı geride bırakırken Ramazan'dan ,blançoma baktığımda hiç de istifadeli günler yaşamadığımın farkına varıp üzülüyorum.Neyse ki daha değerlendirilmeyi bekleyen 3 haftam var:) Umut fakirin ekmeği:)

Dün 17 Ağustos'tu. Hafızalarımıza elim hadiseyi kazıyan gün. Depremi, gidenleri, kalan mekan ve insan manzaralarını, acıları asla unutmadım. Rabbim bir daha ne bizlere, ne kimseye bu acıları yaşatma. Gel gelelim dünya dönüyor, adı üstünde doğal afetlerin yaşanması çok doğal. Kim durdurabilir yanardağın patlamasını, kim durdurabilir yağmur suyunu, kim durdurabilir ki tsunamiyi? Bizlere düşen sadece tedbir almak; ki bu bir çok olası acıyı engellemeye kafi elbette. Ben melankoli mevsimini yaşarken iç dünyamda ,dış dünyada ne acılar yaşanmış seyirci dahi kalamadığım:( Seyirci kalmaktan utanırken hep, şimdi seyirci olmayışıma hayıflanıyorum:( Pakistan'da çok büyük bir sel felaketi yaşanmış, kardeşlerimizin acıları çok büyükmüş, çok büyük işler düşüyormuş bize:( Sonra Moskova'daki yangın hadisesi ne büyük ve ne acı:( Komşularımızın yaşadığı ve yaşayacağı tehlikeler çok büyükmüş, bizlere çok iş düşüyormuş:( Peki bütün bu acılar yaşanırken ben neredeydim ? Ben bu acılardan haberdar olmayacaksam insan olmamın ne üstünlüğü var? Kendimden utanacağım duyarsızlıkları yaşamayayım Allah'ım. Ben tüm dünya insanlarının bir parçasıyım .Dünya acıyorsa ben de acıyayım , Kendi acımı büyütme azciyetinden kurtulayım. Kişisel acısını küçültüp,insan olmayı dert edinen bir insan olayım.Amin...

Günlerime gelince...

Dün akşam Birsen'deydik iftarda Aysel ile. Sağolsun hiç bir zahmete girmesini istemediğim halde bir çok zahmete girip bizler için harika mamalar hazırlamış. Ellerine sağlık, kesene bereket şekerciğim.

Pazartesi akşamı babam, annem , Saliha ile birlikte açtık iftarımızı evimizde.Bizim evde sıcaktan durulmuyor, iftardan sonra Saliha ile hemen bir organizasyonla Aysel, Elmas ve Deniz'i toplayıp Eyüp Sultan'a gittik. Arabayı eski tarihi Haliç Köprüsünün başında parkedip, Ramazan dolayısı ile açılan köprüden yürüyerek geçtik Eyüp'e. Çok keyifli bir yolculuk, tavsiye ederim. Komşum Yeliz'in kızı Sıla'yı da götürdüm değişiklik olsun diye. Annesi "kızımı kendinize benzetmeyin,gezgiç yapmayın" deyip dursa da Sıla çok mutlu oldu:) Cafer Paşa Medresesi'nde kahvelerimizi yudumlayıp ,sohbet ettikten sonra Ramazan dolayısı ile açılmış standları dolaştık Eyüp çevresinde ve Feshane'de. Hareket etmek ve havaalmak iyi geldi hepimize.

Pazar günü Zübüş teyzemde iftardaydık maaile. Asuş teyzemin damadı Eyüp 'de geldi o gün teyzeme ,bizi de o götürdü sağolsun. Malum kuzen Ülkü hala Antalya'dan dönmedi:) İftar öncesi gergin saatler yaşadık annem,Salih ve ben:), iftar sonrası rahatladık tabi , sonra bir siyasi tartışma açtı Salih beyimiz tekrar gerildik. En sonunda teyzem "eee yeterin artık bakın eniştenizden bahsederim size susmazsanız" deyince konuyu zevkle kapadık:))) Güzel bir gündü yaaa, teyzem mutlu , biz mutlu. Teyzeciğim nasıl özenmiş bizim için, nasıl güzel mamalar hazırlamış, kendisine çok teşekkür ederim. Kesene bereket, emeğine bin sağlık teyzoşların Zübüş'ü:) Bu arada küs olsam da Saliha'nın hakkını yiyemem, bu Ramazan en uysal ve orucu her yeriyle tutanımız kendisi oldu. İnşallah bozulmaz. Gerçi ağzından çıkan bir kaç cümle için onu esefle kınıyorum:) Nereden duyduysa "Hayalim üç kelime, o da şöyle: İstanbul'da iftar vakti..." "Hey Fenerbahçeli'ler, aman dikkat! 'Bursa için iftar vakti' denildiğinde orucunuzu açmayın" ve her yıl klasikleşen iletimiz "İtina ile iftar davetlerine icabet edilir" cümlelerini çok sık kullandığı için:))))))))))) Alem kız vesselam:)

Cumartesi günü İclal, Elmas, Annesi ve Nurcan iftarda konuğumuzdu. Ani karar verdik davet etmeye konuklarımızı. Annemin maharetli elleri sayesinde ise hiç ani hazırlanmış bir sofra değildi soframız. Allah gücüne güç versin anneciğim, başımızdan seni eksik etmesin. Bu arada evde durmaya özenmeyeceğim artık, ev daha mı zor ne. Mutfaklarda durulmuyor yaaaa:( Bir kez daha anladımki ev hanımlığı zor zanaat. Hazır sofralarda, bu zanaatın hakkını verenlerin değerini bildiğimizi daha çok dillendirmemiz gerekiyor demekki. Bu da benden bir salık olsun:) O gece misafirlerimizle birlikte evden çıkıp Önce Beyazıt Meydanı'na gidip kahve içtik,ardından da sahur mekanımıza gidip sahur yaptık. Bu mekan çok keşfedilmiş yaa:( Ne kadar kalabalıktı öyle. Haftaya olan rezervasyonumuzu hemen yaptırmak zorunda kaldık:) Kızlarla hoş bir sahur programı yaşadık ki o gece İclal ile Nurcan bizde kaldılar. Sultanahmet Meydanı'nın Beyazıt 'a taşınmasından hoşnut kalmadığımızı da yazmadan geçemeyeceğim. Küçük ve düzensiz bir mekandı. Alışkanlığımızın da bakış açımıza etkisinin farkındayım tabi:)

Cuma günü annem,babam ile evde açtım iftarımı. İftardan sonra da bir faaliyetim olmadı. Tek faaliyetsiz günümdü aslında. Aslında hoş bir gün de değildi.Orucun başından beri "sen oruç değilsin herhalde" cümlesini kuracak kadar beni bu sene iyi gören patronum, o gün "nazarımız değdi, gene eski naletliğine döndün" dedi:) Neyse ki geldi ve geçti. Hamdolsun...

Perşembe günü de Salih&Salih iftarda konuğumuzdu:) Yani erkek kardeşim Salih ve arkadaşı Salih:) O akşam Gülay'a kahve içmeye gittik Saliha ile. Kuzen Rukiş de oradaydı güzel oldu. Özlemişim kızlar sizi:)

Çarşamba günü Zübüş teyzem konuğumuzdu. İftar sonrası sahildeki çay bahçesine inip muhabbet ettik Yeliz, kuzeni, annem ve Eyüp de bizimleydi.

Salı günü Ramazan heyecanı ve korkusu vardı hangi yüze baksam:) Korku, kavurucu sıcakalrdandı; zira bu yıl yaşanan sıcak son 50 yılda yaşanan en büyük sıcaklık:( Cidden çok zorluyor bizleri:( Heyecan ise güzel aya erişmiş olmaktandı. Bereketli ay, sen ne güzelsin! O akşam millet teravih heyecanını yaşarken, biz Elmas ve Saliha ile Eyüp'deki Cafer Paşa Medresesi'nde kahve yudumlayıp,laflaştık:( O mekanın müdavimi olan Rukiş'e de rastladık orada. Ablası ve bir arkadaşı ile onlar da bel kırıyodu laf olanın:)

Pazartesi günü ne yaptığımı hatırlayamadım tüh:) Sen sevinmişdir günlükcağazım ama ben atlayınca üzülüyorum günlerimi:) Malum hafızada balık teşbihi yakıştırılıyor sahibene:( Sahibenden böyle söz edilmesi hiç hoş değil dimi:) Aman balık da bir nimet. Nimet olmak hiç olmaktan daha iyien azından:) Başlarken yazdığım sözü yinelemek düşerişte tam burada:)

Umut fakirin ekmeği... :)

Hiç yorum yok: