5 Haziran 2008 Perşembe

Eniştemi kaybettim:(

Merhaba, epey oldu yazmayalı. Bu "epey" zaman içinde de bir çok şey yaşandı.
Daha önce bahsettiğim hasta olan küçük halamın kocası Ahmet eniştemi kaybettim Pazar günü . Benim hiç dayım olmadı, ama hiç dayı eksikliğini yaşamadım. Çünkü eniştelerim dayım gibidir, babam gibidir. Ahmet eniştem de benim için öyleydi. Kendisi ile o kadar yakın ilişkilerim vardı ki, uzun zamandır hasta olsa da ve son zamanlarında doktorlar "bekleyin" dese de; beklesek de ölümü ağır geldi. Hangi ölüm hafif ki?...
Pazar günü hiç rüya görmeyen ben kötü rüyalar görmüştüm. İçim sıkılıyor diyordum, ablamda kahvaltıdayken. Ama eniştem aklıma gelmemişti, içim sıkılırken. O an annemi arayıp acı haberi öğrendik ki, hakikaten acı oldu. Sabah kaybetmişiz eniştemi ama bize haber vermemişler. Uzun zamandır yoğun bakımda olduğundan göremiyorduk, son kez görmeyi çok isterdim:( Annemlere çok kızdım ama nasip değilmiş. Naaşını eve getirdiklerinde, camide namazını kılarlarken, mezarlıkta defnedilirken yanındaydım ve içim burkularak uğurladım eniştemi."Her nefis bir gün mutlaka ölümü tadacaktır" diyordu Allah. "Ölümse, muhakkak , tak tak tak"diyordu şair. "Ölüm güzel şey budur perde arkası haber, hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber" diyordu bir başka mısrasında. Ve daha bir çok söz ve dizeler geçiyordu aklımdan birer birer ölüme dair. Her ölüm beni silkeler , her ölüm giden sevdiğimin acısını bırakır bende. Her ölüm öleceğimi hatırlatır...
Ve sonra ne mi olur? Zaman acımı hafifletir, dünya meşgaleleri sürükler hayata, ben yeniden bir başka sevdiğimi kaybedene değin ölümü uzak görürüm. Yakınları uzak eden Mevlam tekrar yakınlaştırana değin...
İşte hafiflemeyen acımla bu düşünceler ve ruh hali ile şu an senelik izmimi kullanıp, aylar evvel rezervasyonunu yaptırdığım tatile çıktım Pazartesi günü akşamı. Halamlara mazur görmelerini söyledim, ama ben kendimi mazur görüyor muyum derseniz bilemiyorum. İptal etmem söz konusu değildi, çok da ihtiyacım vardı, "ölenle ölünmüyor" dedikleri bu olsa gerek. İyi gelmiyor desem yalan olur, kendimi dinliyorum burada bol bol. Dinleniyorum da... Elbette eğleniyorum da:( Zaten yalnız da değilim. Ailecek rezervasyon yaptırmıştım; fakat erkek kardeşlerimin sınavı denk geldi, babam gelmek istemedi, yerlerine annemin teyzesi ve kızı bizimle geldi. Teyzemin kızları Ülkü,Rukiye ve çocukları ; ve arkadaşımız Zeynep de aynı tarihe rezervasyon yaptırmıştı. Liseden arkadaşım Özge de burada. Kalabalık olmak iyi oluyor ;ama bazen yalnız kalmaya ihtiyaç duyup ayrılıyorum aralarından. Şimdi olduğu gibi... Sahilde denizi seyredip, şiir okudum denize karşı. Burada hep şiirle hemhalim, duygusallığımın yoğun oluşundan mıdır nedir bilinmez hiç durmadan dizeler dökülüyor dudaklarımdan.
"Her insan oruçlu doğar, ölümün iftar sofrasına" gibi...
Şimdilik bu kadar , gene uğrarım inşallah...
"Sevdiklerini son kez görüyormuşsunuz gibi davranın" sözünü bir kez daha düşünüp, sizlere de tavsiye ediyorum. Çünkü yarın çok geç olabiliyor...
Hoşça kalın, dostça kalın, sağlıklı kalın, sevgiyle kalın...

Hiç yorum yok: