20 Haziran 2008 Cuma

Ruh Bakımı...


Merhaba, kitap okumaya başladığımı övünerek değil ama sevinerek bir kaç kez dillendirmiştim:) Gök görmedik bir kitap okumuş bakalım daha kaç kez yazacak:)
Ne yapayım sizleri şahit tutuyorum ki bir daha kitap okumaktan vazgeçmeyeyim. Bildim bileli kendimi kitapları sevip, onlardan istifade etmiş biri olarak 3-4 yılı okumayarak, okuyamayarak geçirmenin eksikliğini yaşadım. Şimdi tekrar döndüm kitaplarıma, kütüphanemde o kadar çok garip kalmış kitabım var ki anlatamam bir ömür yeter belki de. Fakat nedense kitapçıya gidip yeni kitap almak ya da başkalarının elinde gördüğüm kitabı isteyip, okumak cazip geliyor bana:) Çocukken komşumuzun kızı vardı, Kübra. O evlerinde kuşun sütü eksik olsa da bizde yemek yemeği severdi . Annesi "tok evin aç kedisi" derdi ona:) Sanırım ben de öyleyim:)
Okuduğum kitaba gelince, okurken ya otobüsteydim, ya havuz başındaydım çoğunlukla. Ara verdiğim için midir nedir çok dikkatimi toplayamadım okurken , kaliteli bir okuyuş değildi aslında. Çünkü ben kitabı çizerek, not alarak okurdum evvelden. Çok önemli bulduğum düşünceler vardı kitapta, aslında arkadaşlarla muhabbet esnasında kitaptaki konulara denk geldiği oldu . Bana hep böyle olur ne öğrensem hep o konuya dair sohbet geçer . Kimbilir insan bildiğini konuşuyor da ondan konusu geçiyordur:) Bu arada kendisine de dediğim gibi demeden geçemeyeceğim Sudamlam bu kitabı okurken çok geçti aklımdan. O , okuduğu kitapları çok güzel anlatıyor . Yazarlar bunu keşfetse kesinlikle istifade ederlerdi ondan, harika bir kitap eleştirmeni kendisi. Ben de keşke "o okusaydı kimbilir ne güzel anlatırdı bu kitabı" dedim anlatamayacağımın öngörüsü ile:) Öngörümün isabetli oluşunu kitabın arka kapağındaki yazıyı kitabı tanıtmak için kullanacağımda bir kez daha anladım:) Şimdilik siz kitabın kendi kendisini tanıtması ile yetinin, kusura kalmayın, ama sevgiyle kalın ...
Cilt bakımı'nın koskoca bir sektöre dönüştüğü, uğruna onmilyarlarca doların, nice emeğin ve zamanın harcandığı bir 'görüntü' dünyasının unutulan gerçeğidir ruhbakımı. Oysa mideler gıda, ciltler bakım istediği gibi, ruhun da bakıma, özene,beslenmeye ihtiyacı vardır. Gelin görün ki, 'madde'ye odaklanmışsa gözler, 'mânâ' unutulur. 'Cild'e ve 'beden'e yoğunlaşmışsa nazarlar, ruhlar bakımsız kalır. Ruhbakımı, işte bu gerçekten hareketle gelişen denemeleri içeriyor. Bir yandan modern 'yaşantıları eleştirel bir gözle değerlendirirken, öte yandan bizi yitip gitmesin istediğimiz 'öz'ümüze çağırıyor ve bir 'ruhbakımı'na davet ediyor. Peygamber ahlâkı ve sahabe hayatları üzerine yoğunlaşan bir sorgulamayla gelen, Saadet Asrı'nın aydınlığında bir'ruhbakımı'na...
Ruh Bakımı, sarsıcı ve uyarıcı bir kitap. Ama bir o kadar da şefkatli ve onarıcı.
Bu kitap, ruhunuza iyi gelecek...

Hiç yorum yok: