14 Ekim 2010 Perşembe

GAP NOTLARI-4:)

SAKLI CENNET HALFETİ BENİ BÜYÜLEDİ...
Merhaba,GAP turumuzun 4. gününde Adıyaman’a veda edip Şanlıurfa’ya bağlı Halfeti’ye doğru yol aldık. Halfeti, Birecik Barajı yapımında bir kısmı sular altında kalmış olan, ‘Saklı Cennet’ olarak bilinen harika bir yer. Bendenizin en beğendiğim yerlerden birisiydi burası efendim. Yaşanmışlıkların,aşkların,hüzünlerin sular altında kalması,insanların meskenlerini boşaltmak durumunda kalması çok acı elbette ama ortaya çıkan manzara da çok eşsizdi doğrusu.Burası beni büyüledi diyebilirim. Biz Halfeti’de, Birecik Baraj sularının üstünde tekne gezintisi yapıp Rum Kale’yi, mağara evleri ve bir kısmı sular altında kalan yapıları seyrettik. Halfeti’nin bir özelliği de Türkiye’de sadece siyah gülün burada yetişiyor olması. Mevsimine denk gelip siyah gülü görmeyi de isterdim doğrusu.

BİR SİZ KALDINIZ TEK EŞLİ, KELAYNAKLARIM BENİM:)
Halfeti’den sonraki durağımız dünyada nesli tükenmekte olduğu için Birecik’te koruma altına alınan Kelaynak kuşlarının bulunduğu yer oldu. Kelaynak kuşları dünyada sadece Fas’ta ve Birecik’te yetişiyormuş. Kuşları uzaktan görebildik elbette. Bu kuşlar tek eşli olmakla da bence dünyada nesilleri tükenen cinsler: ) Allah tüm erkeklere kelaynak kuşlarının bu özelliğini versin. “Amin” desem de biliyorum ki bu bir ütopya:) En azından bize sayısı az da olsa öylesi ahlaka sahip olan düşer inşallah: ) Amin…

DOĞU’NUN PARİS’İ ANTEP…
Antep ‘e vardığımızda öğle vaktini epey geçmiş ve çok acıkmıştık. Aşina Restoranda yediğimiz birbirinden güzel yemekler bu bekleyişe değdiğini kanıtladı bize. Daha önceki gezimde de burayı tavsiye etmişlerdi ama biz gittiğimizde kapalı olduğundan lezzetlerini tadamamıştık. Ali Nazik, Yuvarlama çorbası, Beyti, Gavurdağı salatası , en önemlisi de lezzetine doyamadığımız katmeri burada tattık. Of yaa Doğu yemekleri neden bu kadar güzel:) Yemekten sonra mutlu mutlu daha önce de gezdiğim Arkeoloji Müzesini gezip, sonra serbest zamanda çarşıları dolaştık. Bizim önceden bildiğimiz dükkanlara ve tatlıcımıza gittik biz. Geçen geziden unutamadığımız çaycı Mehmet ağabeyi görüp tekrar teşekkür ettik. Tekrar turdakiler ile buluşup Medusa Cam Eserleri Müzesi’ni gezdik. Camın ustasının ellerinde nasıl sanata dönüştüğünü izledik. Müzeye varıncaya kadar aniden bastıran yağmura yakalandığımızdan doğruca bizi karanfiller ve kokteylerle karşılayan Uğurlu Plaza Hotel’e varıyoruz. Geçen gelişimizde kaldığımız otelle aralarında çok fark var :) Ama olsun orası da ucuzdu: ) Bu kez de otelde düğün vardı:) Fakat lüks yemekli düğün olduğundan içeri sızamadık:) Çıkarlarken kadınların bellerindeki altın kemerlere ve diğer altın takılarına hayret ettim durdum :) O güzelim tuvaletlere altın kemer takıp nasıl da çirkinleştirmişlerdi:) Paris diye anılmasının sebebi sanırım zenginliğinden olsa gerek:) Yoksa Antep diğer tüm şehirlerimiz gibi başlı başına özel bir şehir, başka bir yere benzetiliyor olmasını kabul etmem ben. Otelin bahçesinde turdaki erkeklerimiz tavla oynadı, biz bayanlar da lak lak ettik bolca. Süleyman’ın tavladaki hezimeti bizim için eğlence vesilesi idi:) Zaten Süleyman biz eğlenelim diye yenildi tüm rakiplerine:)

BU KADAR MI? :)
4. gün neden bu kadar kısa sürdü yaw:) Özetlemeyi mi öğreniyorum yoksa tur bizi kandırdı mı:) Valla Halfeti’deki tekne turu her şeye değdiğinden güzel bir gün geçirdiğimi tereddütsüz söyleyebilirim:) Bir gün kaldı günlükcağazım sık dişini:)

2 yorum:

Hamiyet Akan dedi ki...

Ohh ohh gelmişsin. Güzel bilgilerle hoşgelmişsin, ne de güzel etmişsin :) akide şekerim özlendin bilesin.

bir güzel çift dedi ki...

Sonunda dönmüşsüüüünnn...yorumlarında olmasa meraktan öldüreceksin beni.bi daha bu kadar çok özletme kendini.ha bu arada ses etmesemde okuyorum tüm yazdıklarını...sevgilerle...