20 Ekim 2010 Çarşamba

'Devr-i İstanbul'atmosferine bir eleştiri...

Merhaba,Ekim ayında 'Perde' diyerek açılan tiyatro sezonuna bu ay programdaki oyunların çoğunu izlediğimizden dün akşam ancak kişisel olarak 'Perde' diyebildik sponsorum İclal ve ben:) (Şey bu cümle devrik dozajını fazla mı aştı ne:)) O "bunu herkese söyleme" dese de ben "aaa olur mu öyle şey ben senin ne kadar iyi biri olduğunu dillendirmeyi seviyorum, hem demek ki sen iyisin arkadaşın bu kadar iyi diyorlar bana" dediğimde "yani kendine bir pay çıkartıyorsun gene" dedi:)))))) Koptum yaaa :))))) Velhasıl dün akşamki oyundan bahsetmeden 18 Eylül akşamı 2.kez izlediğim Devr-i İstanbul'un yeniden kritiğini yapmasam da o günkü atmosfer ile ilgili yorum yapmadan geçemeyeceğim. Devr-i İstanbul ,İstanbul'un başlangıcından bugüne değin geçen tarihini kostümlerle,slayt sunum ile,harika bir sahne ile ve dönemsel şarkılarla anlatıyor,hatırlatıyor. Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu'nda yine ücretsiz olarak oynanacağını duyunca kaçırmak istemedim. Aynı keyifi aldım,şarkılara eşlik ettim,güldüm,eğlendim. Slayt gösterimi sırasında günümüze yaklaşıldığında gazete manşetinde "Ve Tayyip hapiste" başlığı gösterildiğinde salonun genelinden gelen alkış çok üzücü. Her manşette ya protesto için, ya da anmak için alkış tutuluyordu lakin Milli Eğitimin müfredatında okutulan bir şiiri okuduğu için hapse atılmış bir adama görüşlerine karşı oldukları için alkış tutan,hapse atılmasından hoşnut olan insanların olması beni çok üzdü. Hoşlanmadım bu manzaradan. Herkes tepkisini elbette dile getirmeli ama tiyatro salonu buna alet edilmemeli . "Ortak payda maalesef bir parti kaynaklı olaylara yaklaşırken ortaya konulan subjektif yaklaşım" diyen bir arkadaşımın görüşüne katılıyor ve objektif bakmayı bilen,herkes için özgürlük isteyen bireyler olmayı umut ediyorum. Sevgiyle kalın; ve dahi saygıyla.Pek tabi sanatla...

Hiç yorum yok: