24 Şubat 2010 Çarşamba

Ful Yaprakları...


Merhaba 16 Şubat akşamı İclal ile İst.Devlet Tiyatroları Küçük Sahne'de Ful Yaprakları adlı oyunu izledik. Sahne cidden küçücüktü:) Oyun başlamadan önce gurup halinde gelenlerin muhabbetleri, yiyecek bir şeyler atıştırmaları,sıradan sıraya laflalamaları bizi biraz afallatsa da neyse ki oyun başlayınca susmayı bildiklerini görmemiz rahatlamamıza sebep oldu:) Dekor da şimdiye dek izlediğim oyunlardan farklıydı. 3 Parça halinde sahnede ekranlardan yansımalar oluyordu. Bunun tekniğini anlatmam zor, izlemeniz lazım:) İlkin "sahnenin küçüklüğünden dolayı mı bu yol tercih edildi" desek de kesinlikle bunun özel bir şey olduğunu kavrayıverdik ve çok da beğendik:)

Gelelim oyuna, oyun yazarı aynı zamanda oyuncu olan Civan Canova, yönetmeni Turgay Kantürk. Oyuncular ise Özlem Güveli Türker, Özden Çiftçi, Musa Uzunlar. Oyunu izlemeden oyun hakkında bilgi toplamaya gerek duymamıştım, zira oyuncular arasındaki Musa Uzunlar dizilerden tanıdığım ve çok beğendiğim bir oyuncuydu. Bu oyundaki performansına da- diğer oyuncular da dahil- hayran kaldım.

Oyunun konusuna gelince, bunu Civan Canova'nın internet sitesinde yayınladığı "Ful Filizlenirken" başlıklı yazısından kopya çekerek, kibar tabirle alıntı yaparak anlatmak istiyorum:)

‘Orada kimse yok mu?’

Ful yaprakları, sesleri çıkmadığı halde hayata haykırmaya çalışanların oyunudur.
Yaşam, hiç bir evresinde kucak açmamıştır; koca şehrin ortasında, tek kişilik hücrelerinde yaşamak zorunda bırakılanlara. Tek yol kendilerine benzer birilerini bulmaktır. Ama ‘kendilerine benzer birileri’ de yoktur aslında. Çünkü o ortamda kendileri bile kendilerine benzememektedir. O halde gerçeği sanalın içinde eritmek ve de yeniden şekillendirmek gerekmektedir.
‘Ful Yaprakları’, hiçliğin kıyısında dolanan - bu tabirimi ukalaca bulmazsanız – anti kahramanların var olma ve hayatlarını yeniden yazma çabalarıdır.

Hiç yorum yok: