21 Ekim 2009 Çarşamba

4.Uluslararası Yetim Buluşması...




Merhaba , 17 Ekim Haliç Kültür Merkezi'nde Uluslararası 4. Yetim Buluşması Cumartesi günü yapıldı. İlk kez iştirak ettiğim bu buluşmadan çok memnun kalarak ayrıldım. Elbette çok da hüzünlenerek ve bilinçlenerek... Daha önceden haberdar olmayışıma kızarak ayrıca. Önceden Afişlerini görürdüm "adı Ayşe, adı Fatma, adı Ali ama sen elini tutmazsan adı hep yetim kalacak" gibi bir cümle yazıyordu. Etkileniyordum evet her okuyuşumda ama o kadar. Sadece görüyorsak inanın tesiri çabuk geçiyor. Göz alışıyor, duyarsızlaşıyor. Sadece duymak da öyle. Bize bahşedilen 5 duyuyu birlikte kullanabilmek ve hepsini kalbimizle dost yapmak marifet sanırım.Program Etiyopya'lı bir çocuğun Kur'an tilaveti ile başladı. O çocuğun sesi ne muhteşemdi öyle, dinlerken çok etkilendim. Sonrasında İHH başkanı Bülent Yıldırım etkili bir konuşma yaptı. Ben çok etkilendiğim için söylediklerini aktarayım sizlere de. (Tabi kopyalayarak:)[Yıldırım, 2007 yılında düzenledikleri buluşmada bir yetimin Türkiye'den ayrılırken kendilerine, ''Türkiye'yi annem gibi buldum'' dediğini hatırlatarak, Türk halkının geçen yıl olduğu gibi bu yıl da yetimleri bağrına bastığını söyledi. ''Eğer siz merhamet etmezseniz size de merhamet edilmez'' diyen Yıldırım, yetimlerin o küçük bedenleriyle büyük yükler taşıdığını, bu anlamlı gecede kendilerinin değil çocukların onlara moral vereceğini kaydetti. Yıldırım, 3 yetimin ihtiyacını karşılayanın tüm günahlarının affedileceğine inanıldığını dile getirerek, ''Dünyada 143 milyon yetim çocuk var. 60 milyon çocuk ise her gün aç yatıyor. Yaptığınız israflarda bu çocukların gasp edilen hakları var. Her yıl dünyada 2.5 milyon çocuk kaçırılıp satılıyor ve bunların çoğu kız çocuğu. Doğu Türkistan'daki 100 bin kız çocuğu nerede?'' diye konuştu. Dünyadaki tüm yetim çocuklardan sorumlu olduklarını, bu amaçla yola çıkarak bu buluşmayı hazırladıklarını anlatan Yıldırım, tüm sivil toplum kuruluşlarının bütçelerinin yüzde 20-30'unu yetimlere ayırması gerektiğini söyledi. Yıldırım, buluşma gecesinin 120 televizyon kanalında ve 40 radyoda canlı yayınlandığını vurgulayarak, gecede yaşananların tüm dünyaya İngilizce, Arapça ve Türkçe olarak ulaştığını bildirdi. Savaşlar, işgaller, doğal afetler veya fakirlik nedeniyle ailelerini kaybeden kimsesiz çocuklara sahip çıkmak için bir birim oluşturduklarını kaydeden Yıldırım, sponsor aile sistemiyle de Türkiye'den 15 bin ailenin, dünyanın farklı ülkelerindeki 15 bin yetime her ay 70'er lira gönderdiğini anlattı. ]İnşallah bu sayı bakıma muhtaç bir çocuk kalmayana kadar çoğalır. Çeşitli ülkelerden gelen çocuklar kendi dillerinde şarkılar söylediler bize. Dev ekranlarda bu şarkıların Türkçe anlamları altyazı olarak geçti. İşte bu çok iyi düşünülmüştü anlamlarını bildiğimiz şarkılar bizi daha çok etkiledi. Ayrıca ABD'den,Almanya'dan ve Lübnan'dan sanatçılar da mini konserleri ve anlamlı şarkıları ile programa renk kattılar. En çarpıcı olaylardan biri de protokolde politika ,sanat ve iş dünyasından bir çok katılımcının olmasına rağmen bunların hiçbirinin adının okunmaması idi:) Bu yetim buluşması hoşgeldiniz ama isminizi okumayacağım, bu program yetimlerin " gibi bir laf etti sunucu:) Sonra yine sanat,siyaset ve iş dünyasından bir çok kişi yetimlerle ilgili kısa görüşlerini bildirmiş, ekranlarda bunlar da gösterildi. Bu anlamda ekranlardan da çok faydalanıldı. Zaten 6 bini aşkın kişinin katıldığı program yan salondan ve dışarıdan dev ekranlar sayesinde seyrediliyormuş. Pakistan'dan gelen çocuklar da çok etkiledi beni. 6 çocuktu. 4'ü yetimhaneden gelirken,ikisi durumları iyi ve aileleri olan çocuklardı. Aileleri bütün masraflarını karşılayarak kardeş çocuklarla kaynaşıp böyle hayırlı bir işin içinde bulunmasını istemişler çocuklarının. Ben hep kalanları düşünürüm. 4 yetim çocuk şanslıydı, ya onları yolculayan çocuklar. Akılları nasıl da kalmıştır gidenlerde. Nasıl da iç geçirmişlerdir. Sonra çocuklar burada yaşadıklarını anlattıklattıklarında nasıl iç geçirecekler kimbilir:( Bir de Gazze'den gelemeyen çocuklar canımı çok yaktı:( Gazze İsrail'in ablukasında, izin verilmiyor dışarı çıkmalarına. İsrail i biliyorum da ya Mısır 'a ne demeli. Onlar da sınırlarından geçişi yasaklamışlar:( Böyle olunca canlı bağlantı yapıldı Gazze ile. İşte benim programda bittiğim an bu andı. Çünkü oradan canlı bağlanıp bize şarkılar ,şiirler okuyan 8 çocuktan biri Rukiye'nin bakımını üstlendiği çocuktu. Yanlış mı görüyoruz diye cidden çok baktık ama oydu, ta kendisi. Rukiye ile ne yapacağımızı şaşırdık ağladık, güldük. Tabi ben biraz kıskandım:) "Osman'ı da görseydik keşke" diye:) Kimbilir seneye bu kahrolasıca savaş biter ve gelenlerin arasında Osman da olur.İnşallah.Lübnan da mülteci olarak yaşayan Filistin'li çocukları anlatan şarkılar da çok etkileyiciydi . Çocukların kardeş olmayı biz büyüklerden daha çok başarmış olması ne güzel bir umuttu geleceğe dair. Büyüyünce de savaşlara karşı olarak yaşarlar umarım her ne kadar savaşın içinde büyümeye çalışıyorlarsa da. Son olarak Ömer Karaoğlu'nun 3 dilde (İngilizce,Arapça ve Türkçe) söylediği yetimlere yazılmış olan şarkı içimizdeki coşkuyu ve hüznü doruğa çıkardı. Ben bu gecede olduğum için, bir yetim sponsoru olduğum için ve dünya çocuklarını gördüğüm için çok ama çok mutlu oldum. Hüzünle mutluluk kardeş mi ne. İkisi de yüreğimdeydi o gece:) Hiç çıkmamaları dileği ile...

Hiç yorum yok: