6 Ekim 2009 Salı

"DUVARLARIN ARKASINDA"


Merhaba, uzun zaman önce başladığım kitabım hafta sonu şükür bitti:) 550 sayfa olunca kitap, bitirmek de haftalarımı aldı . Geceleri okudum sadece. Uykum geldiği an da bırakıp ışığı kapadım. böylelikle hem kitap okuma alışkanlığımı yeniden kazanmaya çalıştım, hem de bozuk uyku düzenimi yoluna koymaya. Başarılı olduğumu söyleyebilirim; zira ikisinde de cidden önemli yol katettim. Umre yolculuğum sırasında farklı milliyetlerdeki ve fakat aynı dinin mensubu olduğum kadınlar hem çok dikkatimi çekmişti, hem de onlar hakkında hiç bir şey bilmiyor oluşumun eksikliğini hissetmiştim. Hangi milliyetlerden olduklarını bile ayırt edemiyordum. Hepsinin rengi, kıyafeti farklıydı oysa. Bu bilgisizliğimden söz ettiğimde arkadaşım Fatma "Duvarların Arkasında" adlı kitaptan bahsetti ve daha sonra da bu kitabı okumam için bana gönderdi sağolsun. Bu kitap Ayşe Böhürler ve Aslıhan Eker tarafından 2 yılda ,13 ülkedeki 200 den fazla kadınla roportaj yapılarak hazırlanmış. Öncesinde belgesel projesiyken, daha sonra ayrıntılı olarak kitap haline getirilmiş. Ayşe Böhürler projenin oluşumu ile ilgili düşüncelerini şu cümlelerde anlatıyor :
" Batı`daki algının aksine İslam coğrafyasında ortak bir Müslüman kadın prototipi yok. Kültürel coğrafi farklar, mezhebi farklar ve İslam`ın değişen yorumları ve uygulamaları kadına bakışta farklılıklar ortaya çıkarmış. Mesela Sudan`da anaerkil kültür, kadın konusunda yumuşak bir söylemin benimsenmesine neden olmuş.Müslüman dünyanın kadınları ile ilgili olarak pek çok önyargı var. Ve biz de çoğu zaman gerçeği yansıtmayan bu önyargılardan payımızı alıyoruz. Özellikle Batı`dan bakıldığında coğrafi ve kültürel farklılıklar gözetilmeden tek tip bir Müslüman kadın karşımıza çıkıyor. Erkeğine köle, baskı altında ve kuşatılmış. Peki burkaların, peçelerin, arkasında tasvir edilen bu kadın tipi ne kadar gerçeği yansıtıyor? Bu önyargılar ne kadar doğru? Bölgesel coğrafi ve kültürel farklar bu kadınların hayatına, dini yorumlara nasıl yansımış? Onlar dünyaya nasıl bakıyorlar? Kendi yaşadıkları sorunlar ile dünyanın gündemindeki kadın sorunları arasındaki farklar neler? Modern dünya ile uyum sağlamak istiyorlar mı? Önlerinde görünen ve görünmeyen duvarlar neler? Nasıl bir kadın özgürleşmesi modelini benimsiyorlar? Dindar ve modern olmak arasında nerede duruyorlar? Bu sorulara cevap aramak üzere çıktığımız yolculukta her coğrafyada birbirinden farklı cevaplarla karşılaştık. "Üç farklı kıtadaki Yemen, Sudan, Umman, Cezayir, Mısır, Lübnan, Filistin, Ürdün, Suriye, İran, Malezya, Endonezya, Pakistan ülkelerindeki her kesimden kadının düşüncelerini, eylemlerini, kadın sorunlarını , ülkesindeki gelenekleri ve kanunları anlattığı bu kitap bana çok şey kazandırdı. Onları hiç tanımadığım halde onlara karşı benim de ön yargım varmış meğer. Öyle çok ortak paydamız ve ayrılan yönlerimiz var ki. Her insan bir alemken zaten, farklı coğrafyada, farklı kültürde, farklı yönetiliş biçimlerinde ve farklı bakış açılarında oluşumuzdan dolayı bir çok farklı yönlerimiz de var elbette. Mühim olan bu farklılıkların farkında olup , saygı duyup, herkesin bizim gibi yaşamasını beklememek bence. Bu saatten sonra tek beklentim dünyada kadın sorunlarının olmaması ve tüm insanların sorunlarının çözümlenmesi olacaktır. En azından gayret edenlerin , farkındalık kazanmışların çoğalması temennisi ile...Bu arada bütün ülkelerdeki kadınlardan çoğunun mücadelesine, çalışmasına hayran kaldığımı söylemeden geçemeyeceğim. Beni o kadınların mücadelesi çok etkiledi, ümidim arttı. Her şey daha güzel olsun inşallah, her yerde...

Hiç yorum yok: